İlgimi çeken şey, Mary'nin bulmuş olduğu fosillerden çok, erkeklerin böylesine egemen olduğu bu alanda alt sınıflara mensup bu kadının silinmez bir iz bırakmış olmasıydı. 1823'te, plesiosaurus keşfinin ardından, belki de o zamanın en nüfuzlu bilim şahsiyeti olan GEORGES CUVİER'E başarıyla meydan okuması beni epey şaşırttı. Fakat en kayda değer husus, neredeyse hiçbir tanıdığımın, Mary Anning adını işitmemiş olmasıydı; Britanyalı arkadaslarım bile adını duymamıştı. Üstelik bu kadın, Londra Doğa Tarihi Müzesinin kendi internet sitesinde "bilinen en büyük fosil avcısı" olarak atıfta bulunduğu kişiydi.