1960-1980-1990 dönemlerinde Türkiye’nin içinde bulunduğu zor günleri Körburun Adası’ndan izlemek farklı bir deneyimdi. Bu adayı Google’da aramaya kalkmayın sadece Heybeli Ada’nın biraz ilerisinde hayal edebilirsiniz. Diğer adalardan farkı adada yaşayan bir avuç insanın kendi kendilerine yeten, tekdüze yaşamları. Kuşaklardır bu adada bulunan Rumlar ve Türkler dışında adaya dışarıdan pek yabancı da gelmiyor.
Yazarımız Hikmet Hükümenoğlu zorlamalardan uzak bir dille okuyucuyu kitabın içine çektikten sonra onu dönemin tüm sıkıntıları ile baş başa bırakıp kaçmıyor aksine dönemler ve karakterler arasında öyle nezih bir geçiş sağlamış ki her şey yerli yerine oturuyor. Bazı karakterlerle empati kuruyorsunuz, bazılarına da bu nasıl insan diyorsunuz. Ete kemiğe büründürdüğü karakterler gerçekten yaşamış mı diye düşünmeden edemiyor insan.
Şimdi size tavsiyem kitabı alın ve bir vapura binip Körburun adasında inin, belki kıyıda ki çay bahçesinde bir gazoz, üzerine o dönemin meşhur Parisien pastanesinden bir dondurma... Kıyıda balıkçı Niko size Körburun’da denize açılmanın tehlikelerini anlatacaktır. Neriman teyzeyi yanından ayrılmayan kedilerden tanırsınız.