Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

48 syf.
·
Puan vermedi
Dreyfus Olayı
Kitap, Emile Zola'nın Dreyfus Olayı sırasında gördüğü haksızlıkları dönemin cumhurbaşkanına mektup yazarak açıklamasını anlatıyor. Dreyfus Olayı ise şöyle: Fransa, Almanya ile yaptığı savaş sonrası bozguna uğradıktan sonra, her zamanki gibi "hatasız" tiplerin bir günah keçisi arayışı ile başlayan, nihayetinde bu işe karışan herkesin hayatlarını mahvedecek denli büyük bir hata yapmalarına sebep olan bir olay. Neredeyse yüz elli sene önce yapılanlar, günümüzün resmen aynası değil mi? Hala çark böyle dönmüyor mu? Nihayet Dreyfus adında bir günah keçisi bulunur. Dreyfus, çok da makul bir günah keçisi adayıdır. Yahudi kökenlidir, saf bir Fransız değildir ve kesinlikle casus olma riski diğerlerine göre daha yüksektir. Çok meraklıdır, meraklıdır çünkü casustur. Öğrendiklerini Almanya ile paylaşıyordur. Birkaç dil biliyordur, bu casus olduğuna işarettir. Çünkü casusların en çok yabancı dile ihtiyacı vardır. Bulunan günah keçisinin üzerinden bir kurgu tasarlanır, iyi de bir kurgudur bu. Muhtemelen Fransız aydınları olmasaydı tıkır tıkır işleyecek bir kurguydu. Dreyfus'un el yazısı örnek alınarak Almanya'ya istihbarat içerikli bir mektup hazırlanır ve bir kadının bu mektubu çöpte bulup merkeze göndermesi ile tüm bu curcuna başlar. Dreyfus bu mektubun neticesinde casusluk ile suçlanır. Dreyfus'un suçu inkar etmesi karşısında, yeni bir delil bulunmamasına rağmen, Dreyfus tutuklanıp sürgün cezası alan kişilerin gönderildiği, şeytan adası adı verilen yere gönderilir. Dreyfus'un yakın çevresi dışında kimsenin henüz bir itirazı yoktur. 1896 yılında, Genelkurmay Başkanlığındaki bir çatlaktan ötürü olayların gidişatı değişmeye başlar. Mektubun Easterhazy adında bir subay tarafından yazıldığı anlaşılır. Bu olay neticesinde Dreyfus'u sadece yakınları değil, ülke genelinde çoğu kişi savunmaya başlar. Hatta bu dönemde ülke sağcı solcu diye değil; Dreyfus karşıtı, Dreyfus destekçisi olarak ayrıldığı söylenir. (Burada bir parantez açmam gerekiyor. Bu anlattığım kısım biraz karışık, birkaç farklı kaynakta birbirinden farklı olaylar yazıyor. Ben en makul olan olayın bu olduğunu düşündüğüm için bunu yazdım.) Ülke genelindeki destekçilerin başarısının sonucunda, nihayet Easterhazy hakim önüne çıkartılır. Lakin sadece üç dakika süren yargılama sonucunda, Easterhazy serbest bırakılır. Dreyfus destekçileri ayaklanır; tam bu noktada Emile Zola devreye girerek dönemin cumhurbaşkanına bir mektup gönderir. Ardından birçok aydın bir araya gelerek bir "Aydınlar Bildirisi" yayınlar. Bu ayaklanmadan sonra, ayaklanmanın başı olarak Emile Zola'yı gördükleri için, Zola'yı hakim önüne çıkartmak isterler. Emile Zola mahkemeye çıkar ve mahkemede zola kendini aklamaya yönelik savunma yapmak yerine, getirilen bir tanığa sorduğu bir soruyla, Dreyfus'un suçsuz olduğu ve gerçeğin gizlenmeye çalıştığı yönünde büyük bir delil elde eder. Bu sefer mahkemeyi büyük bir curcuna kaplar ve hakim herkesi susturup kararı açıklar: 3000 frank para cezası ve bir sene hapis cezası. Artık bu mesele ülke genelinde ciddi anlamda büyük bir probleme dönüşmüştür. Zola karşıtı kesimler, Zola'nın kitaplarını yakar. Zola'nın cumhurbaşkanına mektubunun bulunduğu gazeteleri toplayıp yakarlar. Ülkeyi ciddi anlamda kaos sarmıştır. 1898 yılında yargıtay Zola'nın cezasını bozar. Biraz yatışan olaylar, Zola'nın cezasının bozulması ile tekrar alevlenir. Bu sefer de Zola karşıtı grup ayaklanır. Hükumet ne yapacağını şaşırır. En sonunda dürüstlüğü ve halkın sevgisini kazanması ile ünlü bir politikacıyı, Godefroy Cavaignac'i bu olayı çözmesi için sahneye çıkartırlar. Lakin o da Dreyfus'un suçlu olduğunu düşünmektedir. Ulusal mecliste bir konuşma yaparak olayı noktalamak ister. Belgeler ile kesin olarak Dreyfus'un suçlu olduğunu öne sürer ancak kullandığı belgeler Yarbay Henry'in daha önceden hazırladığı sahte belgelerdir. Godefroy'un sahneye çıkması ve onun da Dreyfus'un suçlu olduğunu iddia etmesi üzerine çoğu kesim Dreyfus'un aklanma ihtimalinin sıfır olduğunu düşünür. Bu kez de başka bir aydın çıkar ortaya, Jean Jaurès! Bir gazetede "Kanıtlar" başlığı altında, Godefroy'un iddialarını çürütmek için uğraşır ve başarılı da olur. Ortaya harika bir fırsat çıkar. Dreyfus'a tuzak kuran, tüm bunları planlayanların başında gelen, bir kez yargılanan lakin üç dakikada serbest bırakılan yüzbaşı Esterhazy’ın yeğeni Christian çıkagelir. Christian, amcasının onu dolandırdığını ve ondan öc almak istediğini öne sürerek, Zola'nın avukatı ile görüşmeye gider. Amcasının el yazısının bulunduğu bir mektubu ve ifadesini yargıça götürmesi üzere avukata verir. Avukat hızlıca bir dosya hazırlayıp bu dosyayı savaş bakanına iletir. Bakanlık bunun üzerine Cuignet adında bir yüzbaşıyı olayı araştırması adına görevlendirir. Zeki bir adam olan Cuignet, meseleyi noktalayacak gerçek delili bulur. Çöp sepetinden geldiği iddia edilen mektubun, çizgileri arasında bir renk farklılığı olduğunu fark eder. Ve böylece bu mektubun yapıştırılmış olduğunu düşünür, mektubun yapıştırılmış olduğunu doğrulatır. Çöp sepetinden gelen mektubu kimin incelediğini ve Dreyfus'a soruşturmayı ilk kimin açtığını öğrenir, inceleyen isim Yarbay Henry'dir. Cuignet Henry'i sorguya çeker, baskı kurarak suçu itiraf etmesine sebep olur. Yarbay Henry hemen o gün tutuklanır. Dreyfus olaydan birkaç gün sonra serbest bırakılır. Dreyfus, "légion d’ honneur" madalyası alır. Bu madalya Fransa'da bir sivilin alabileceği en yüksek madalyadır. Genel anlamda en onur verici madalyalardan birisidir. Yarbay Henry, şeytan adasına gönderilir, orada ise boğazını keserek kendisini öldürür. Dreyfus karşıtı tipler ise Yarbay Henry'i ulusal bir kahraman ilan eder. Evlerine fotoğrafını asarlar, etrafta Henry'i savunurlar. Tahsin Yücel'in son sözde (sonrası kısmı) şöyle bir yazısı var: "Bizim 'aydın' sözcüğümüzün karşılığı olan 'intellectuel' sözcüğü Suçluyorum’un yayımlandığı sıralarda Dreyfus karşıtı tutucu yazarlarca aşağılayıcı bir sözcük olarak Dreyfüsçüler için kullanılmış, onlarsa bu sözcüğü bir tür meydan okumayla olumlu bir terim olarak benimsemişlerdir. Bu bakımdan, bir anlamda, Zola’nın 'ilk aydın' olduğu da söylenebilir."
Suçluyorum
SuçluyorumEmile Zola · Can Yayınları · 20214,873 okunma
··
110 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.