Bazı sırlar bilinçaltının derinliklerinde kalmaya devam mı etse acaba?
Herkese selam. İncelememe kitaptaki asıl olayın fitilini arka kapak yazısında okuduğunuz olayın ateşlediğini söyleyerek başlayabilirim. Yani arka kapakta yazan olay buzdağının görünen küçük kısmı. Vahşice katledilmiş baba, anne, küçük kız ve bu olaydan ne hikmetse ağır yaralı da olsa kurtulabilmiş bir oğlumuz var. Müfettiş Joona, ailenin bir de büyük ablası olduğunu ve katilin onun da peşine düşeceğini düşünmesiyle hipnozcu doktor Erik Maria'nın (10 yıl önce hipnoza tövbe etmiş olmasına rağmen) ağır yaralı oğlanı hipnoz etmesini istiyor. Birkaç gün sonra Erik'in oğlu Benjamin'in de kaçırılmasıyla işler Erik'in 10 yıl öncesine uzanan hipnoza tövbe etmesine sebep olan olaylar zincirinin kesişmesiyle büyük bir çıkmaza giriyor. Bir kitapta iki kitap okudum sanki. Özellikle sayfa 347'den sonra olaylardaki düğüm açılmaya başlıyor ve sen o düğümün sonuna ulaşmak için kitabı nasıl bitirdiğini anlamıyorsun. Yani kitabın sayfa sayısı gözünüzü korkutmasın. Joona tipik bir müfettiş, ukala, kendini beğenmiş, boş özgüveni olmayan, "ben demiştim" tiplerinden. En sevdiğim karakter o oldu. Eğer benim gibi polisiye-gerilim seviyorsanız, ters köşelere açsanız bu kitabı sevebileceğinizi düşünüyorum. Herkese keyifli okumalar. 
Hipnozcu 
Lars Kepler
·
448 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.