Tarlabaşı’nın arka sokaklarında bulanan bir ceset.. Öldürülmüş erkeklerin en yakışıklısı, belki de en kötüsü..
Evet, hikayemiz böyle başlıyor.. Ahmet Ümit’in diğer okuduğum kitaplarında olduğu gibi önce cinayet sonra olayla ilgili gelişmeler…
İstanbul’un arka sokakları, mafyalar, rant kavgaları ve Türkiye’nin üzücü gerçekleri..
Bu okuduğum 4. kitabı (diğer 3 kitabı çok sevmiştim ve hızlıca bitirmiştim) ve en sevilenlerindenmiş. Belki de bu yüzden çıtayı yüksek tuttum ve maalesef benim için ‘polise romanı’ olarak altta kaldı. Çünkü yazar toplumsal mesajlar verme kaygısıyla o kadar çok cinayetten,zanlıdan uzaklaştı ve sürekli anlamayan birine anlatır gibi bi daha bi daha mesajlarını vermeye başladı ki…
(Tamam Ahmet abicim anlıyorum valla seni artık katillere gel dedim sürekli..)
Velhasıl yine ters köşe çıktı katil!!! Bi müddet poliseye olarak Agatha Christie okumaya devam edicem galiba.