Ben ne okudum, neler okuyordum ve bu nasıl bir sondu arkadaşlar! Bu kitapta, anlam bulamamış veya hala anlam arayışı içinde olan ya da kafasında bazı anlamlar yükleyen okurlara bu incelememi paylaşmak istiyorum. Neden istiyorum bilmiyorum. :) kitabı kapatınca zihnimin içinde "ince elenmeye hak kazanılmıştır." diye bir yazı canlandığından belki de. Belki de üzülmekten, belki de Tante Rosa gibi hissetmekten. 1. Sevgi Soysal ve dönemin edebiyatı: O dönemde Cumhuriyet'in edebiyatında en önemli temalar köy hayatı ve toplumsal gerçekçilikti. 60'lı yıllarda Adalet Ağaoğlu, Sevim Burak, Füruzan gibi isimlerle beraber Sevgi Soysal gibi kadın yazarlar; kent yaşamının sorunlarını, varoluşsal bunalımlar gibi içedönük temaları günlük hayata taşıma anlamında çok büyük rol oynadılar. Bu yazarlar gibi Sevgi Soysal da en verimli eserlerini 70'li ve daha sonraki yıllarda verdi. Sevgi Soysal, yazar olarak ilerlerken bir yandan da askeri yönetimle sorunlar, gözaltı durumları, sorgu, hapis gibi akla gelecek her şeyi yaşadı. Zaten Sevgi Soysal gibi insanlar hep sorun yaşamışlardır yönetimle. Murat Belge Sevgi Soysal'ın ölümü ile ilgili şöyle der: "Hayatta en kesin şey ve galiba tek kesin şey ölüm. Sevgi'nin karşısına çok erken çıktı. Sevgi bunu da büyütmeden, başkalarının hayatını zorlaştırmadan, alabileceği bütün yükleri kendi üstüne alarak, her işini efendice yaptığı gibi, efendice göğüsledi. Bu erken ölümün trajikliğini biz geri kalanlara hissettirmemek için elinden geleni yaptı. Ama onun böyle yapması da bu trajikliği ortadan kaldırmıyor." 2. Tante Rosa Sevgi'nin, Rosa karakteriyle yoğun bir bağ kurduğu, bu karakter üzerinden kendi izlerini okuyucuya on dört kısa hikayeyle sunduğu bu kitabı çoğumuzun belleğini yakan durumlara sebep oldu. Fakat şöyle de bir durum var ki varoluşsal bunalım gibi grand temaları anlamlandırmak zordur. Çünkü hiçbir zaman bir yazarın veya bir başkasının dünyasına tam anlamıyla giremeyiz. Tante Rosa, kadınlığın ortak paydasının çıkarılmış olduğu bir yazar-karakter ilişkisinden doğmuştur. Evet Tante Rosa bir kapı dışarı atılmadır. Tante Rosa düşüştür, uçurumdur. Tante Rosa her berbat durumdan yaşama sevinciyle çıkabilmektir. Ölmek ama yeniden yaşamakta ısrar etmektir. Bazen kilisede afarozdur. Bazen ise soluk kır çiçeklerine geri dönmektir orospuluğu göze alırcasına... Çoğu kadında olmayan şeylerin cesaretidir Rosa. Yenilgilerini başkalarının dediğine göre değil kendi iç yargılamasına göre sorgulayan bir kadındır o. Gerçeklik ve soyutluk arasında gidip geldiğim, bu bir düş mü yoksa gerçek mi diye sorguladığım çok oldu. Bu şey gibi; hani film izlerken bir olay sizi etkiler ve sonra birden bir uyanış olur ve düş olduğunu anlarsınız ya, bu da öyle bir şeydi işte. Bağlantıları hikaye bitiminde yakaladım. Eğer okuyacaksınız hikayelerin içinde durup düşünmek ve bir şeyleri birleştirmek gerekir. Üzerine düşünmeden üstünkörü okuyup bitirmek biraz sıkıntı yaşatabilir. Öykülerde ne kadar olumsuz hava tatsak da, Tante Rosa içindeki prensesin ölmesine izin vermeyen bir sonuçsuzluk ürünüdür. Evet sonuçsuzluk. Çünkü bu kitapta okuyucuyu sonuca bağlamadan ikilemlerle bırakarak çekip gitmiştir Soysal. "The end Tante Rosa" adlı soluğumu kesen son öykü, okuduğum en trajik sonlardan bir tanesi oldu. Anlamıyorum, bilemiyorum ama diyeceğim son şey Tante Rosa'nın içimde her zaman yaşayacak olmasıdır. Bu kitabın sinemaya uyarlandığını duydum. Bu konuda benimle bir şeyler paylaşılırsa çok sevinirim. Buraya kadar okuyan herkese teşekkürler, keyifli okumalar. :)

Tante RosaSevgi Soysal · İletişim Yayınları · 20193,921 okunma

··

11,7bin görüntüleme

Özlem Akaydın

@womaninread ·

22 Mart 00:44

1992 ' de Seni Seviyorum Rosa adıyla sinemaya uyarlanmış. Sumru Yavrucuk Halil Ergün gibi sanatçılar rol almış. Ben filmi izlemedim ama kitap unutulmazlarim arasına girdi.

Bu yorum görüntülenemiyor

Ikarus

@Samet_gzl ·

30 Eylül 2022 00:54

İyi ki doğdun Sevgi diyo muyuz o zaman

Bu yorum görüntülenemiyor

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.