Son arzularımı yazmam için beni yalnız bırakmalarını rica ettim. Ellerimdeki bağı çözdüler, fakat
yine de ip burada duruyor, hazır bir şekilde beni bekliyor ve diğerleri de aşağıda
Biraz evvel bir yargıç, bir komiser, bir rütbeli memur ya da ona benzer biri geldi. İki elimi
birleştirerek dizlerimin üstüne çöküp sürünerek ondan affedilmemi diledim. Sanki kendisine
söylediklerim sadece buymuş gibi, iğrenç bir şekilde gülümseyerek bana karşılık verdi.
"Bağışlayın! Bağışlayın beni! Merhamet edin bana, sadece beş dakika daha!" diye tekrarladım.
Belki de bağışlanırım, kim bilir? Daha bu yaşta, bu tarz bir ölümle bu dünyadan gitmek ne kadar
korkunç! Son anda af haberleri geldiği çok sık görülmüştür. Zaten beni bağışlamazlarsa kimi
bağışlayacaklar bayım?