Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Leibniz'in idealizmi soyut Kavramın sınırının daha içerisinde yatar. -Leibniz'in tasarımlayan varlığı, Monad, özsel olarak ideal birşeydir. Tasarımlama bir kendi-için-Varlıktır ki, onda belirlilikler Sınırlar değil ve böylelikle bir belirli-Varlık da değil, ama yalnızca kıpılardır. Tasarımlama da hiç kuşkusuz benzer olarak daha somut bir belirlenimdir, ama burada idealitenin imleminden daha öte bir imlemi yoktur; çünkü Leibniz'in durumunda genel olarak bilinçsiz olan bile tasarımlayan, algılayan birşeydir. Bu dizgede öyleyse başkalık ortadan kaldırılır; tin ve beden ya da genel olarak monadlar birbirleri için birer başkası değildirler, birbirlerini sınırlamaz, birbirleri üzerinde hiçbir etkide bulunmazlar; genel olarak bir belirli-Varlığı temel alan tüm ilişkiler yitip gider. Çokluluk yalnızca ideal ve içseldir, monad onda yalnızca kendi ile bağıntılı kalır, başkalaşımlar monadın içerisinde gelişir ve onun başkaları ile bağıntıları değildirler. Olgusal belirlenime göre monadların birbirleri ile belirli ve var olan bağıntıları olarak alınan şey bağımsız, yalnızca eşzamanlı bir Oluştur ki, her birinin kendi-için-Varlığında kapalıdır. Birçok monadın olması, bunların böylelikle başkaları olarak da belirlenmesi monadların kendilerini ilgilendirmez; bu bir üçüncünün onların dışına düşen derin-düşüncesidir; kendilerinde birbirlerine karşı başkaları değildirler; kendi-için-Varlık bir belirli-Varlığın eşliğinden ayrı olarak arılığı içinde tutulur. - Ama burada aynı zamanda bu dizgenin tamamlanmamışlığı imlenir. Monadlar yalnızca kendilerinde ya da Monadlar Monadı olarak Tanrıda ya da giderek dizgede böyle tasarımlayan varlıklar olarak bulunurlar. Başkalık da eşit ölçüde bulunur - ister tasarımlamanın kendisine, isterse onları başkaları olarak, çoğulluk olarak gören üçüncünün kazanacağı herhangi bir belirlenime düşsün. Belirli-Varlıklarının çoğulluğu yalnızca dışlanır, ve hiç kuşkusuz yalnızca geçici olarak, çünkü monadlar yalnızca genel olarak soyutlama yoluyla başkası-olmayanlar olarak koyulur. Eğer başkalıklarını koyan bir üçüncü ise, o zaman başkalarını ortadan kaldıran da bir üçüncüdür; ama onları ideal kılan bu bütün devim onların dışına düşer. Gene de eğer düşüncenin kendisi nin bu deviminin yalnızca tasarımlayan bir monadın içerisine düştüğü anımsatılabilirse, aynı zamanda böyle düşünmenin içeriğinin kendisinin kendi içinde kendine dışsal olduğu belirtilebilir. Saltık idealliğin birliğinden (monadlar monadından) dolaysızca, kavramsızca (yaratma tasarımı yoluyla) belirli-Varlığın soyut (bağıntısız) çoğulluğu kategorisine ve bundan eşit ölçüde soyut olarak geriye o birliğe geçilir. İdeallik, genel olarak tasarımlama, tıpkı benzer olarak bilince yükseltilmiş tasarımlama gibi, biçimsel birşey olarak kalır. Tıpkı Leibniz'in yukarıda sözü edilen kurgusunda, eğer bir bilinci olsaydı kuzeye yönelmesini özgürlüğünün bir belirlenimi olarak görecek olan pusula iğnesi durumunda bilincin yalnızca belirlenimine ve içeriğine ilgisiz olan tek-yanlı bir biçim olarak düşünülmesi gibi, monadlardaki idealite de çoğulluğa dışsal kalan bir biçimdir. İdealitenin onlara içkin olması, doğalarının tasarımlama olması gerekir; ama ilişkileri bir yandan belirli-Varlıklarının alanına düşmeyen ve buna göre önceden saptanmış olan uyumlarıdır; öte yandan bu belirli-Varlıkları başkası-için-Varlık olarak ya da dahası ideallik olarak da kavranmaz, ama yalnızca soyut çoğulluk olarak belirlenir; çoğulluğun idealliği ve onun uyuma daha öte belirlenimi bu çoğulluğun kendisine içkin ve uygun değildir.
Sayfa 122 - İdeaKitabı okudu
·
106 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.