Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Kayhan T.

Sabitlenmiş gönderi
"Ben böyle düşünüyorum!" demekle olmuyor. Yıllar var ki, "münazara" sözcüğü dilden düştü. "Safsata" sözcüğü ise her nedense yobazlıkla özdeşleştirildi, batıl inanç anlamında kullanılır oldu. Oysa akıl yürütme yetisinin hatalı kullanımı anlamına gelir, bir yöntem sorunundan ibarettir, safsata. Dinle, imanla, inançla ilgisi yoktur. Başta Türkçenin kötü kullanımı olmak üzere, eksik bilgi, önyargı, duygusallık, acelecilik, özensizlik, aşırı genelleme, duygu sömürüsü gibi nedenlerden kaynaklanır. Safsata kural olduğunda, konuşanlar birbirini duymaz olurlar. Kısır ortamı dolaylı karalama, sahte açmaz, tecahülü arifane, felaket tellallığı, girift soru gibi laf cambazlıkları doldurur. Gece gündüz televizyondan, basından, siyasilerden, hatta maalesef yakınlarınızdan yayılan temelsiz ahkâmın farkında olmamanız mümkün değil. Öyleyse, sorgulayın. Başta konuştuğunuz Türkçe olmak üzere, fikirlerinizi, tercihlerinizi, size söylenenleri ya da duyduklarınızı illa ki sorgulayın. Bıkmadan, üşenmeden, yılmadan sorgulayın. Sosyal medya münazaraya el veren bir mecra değildir, twite laf yetiştirmekle kaybedeceğiniz zamanı mesela "ad hominem" safsata nedir, onu öğrenmeye ayırın. Öğrenin ki, arkanızı dönüp gideceğiniz zamanı doğru kestirebilesiniz. Kendiniz yapıyorsanız da, yapmayın. Ağzınızdan çıkanı kulağınız duysun.
Reklam
Kayhan T.
Bir kitabı okumaya başladı
Benlik, Aile ve İnsan Gelişimi
Benlik, Aile ve İnsan GelişimiÇiğdem Kağıtçıbaşı
9.2/10 · 22 okunma
445 syf.
7/10 puan verdi
·
29 günde okudu
Hapishanenin Doğuşu
Hapishanenin DoğuşuMichel Foucault
8.8/10 · 1.124 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Hapishane aynı zamanda tutuklulara şiddetli zorlamalar dayatarak da suçlu imal etmektedir; hapishane yasaları uygulamaya ve onlara saygı duymayı öğretmeye yöneliktir; oysa tüm işleyişi yetkinin kötüye kullanılması tarzı üzerinde cereyan etmektedir. Yönetimin keyfiliği: "Bir mahpusun hissettiği adaletsizlik duygusu, onun karakterini ele avuca sığmaz hale getiren nedenlerden biridir. Yasalar tarafından ne hükmedilen, hatta ne de öngörülen azaplara böylece maruz bırakıldığını görünce, çevresindeki herkese karşı bildik bir öfke durumuna girmektedir; otoritenin temsilcilerini yalnızca cellatlar olarak görmektedir; artık suçlu olduğuna inanmamaktadır: Bizzat adaleti itham etmektedir.
Sayfa 386 - İmgeKitabı okudu
Reklam
Kayhan T.
Bir kitabı okumaya başladı
Bilginin Arkeolojisi
Bilginin ArkeolojisiMichel Foucault
9/10 · 189 okunma
Cezalandırma sanatını kurala bağlamak, inceltmek, evrenselleştirmek üzere yeni ilkeler koymak. Uygulamasını türdeş hale getirmek. Etkinliğini artırarak ve akımlarını çoğaltarak ekonomik ve siyasal maliyetini düşürmek. Kısacası, cezalandırma iktidarının yeni bir ekonomisini ve yeni bir teknolojisini oluşturmak: XVIII. yüzyılın ceza ıslahatının esas varlık nedenleri herhalde bunlar olmuştur.
Sayfa 147 - İmgeKitabı okudu
Kuşkusuz ıslahatçılar yargıçların çoğunluğunu meydana getirmemekteydiler; ama ıslahatın genel ilkelerini belirleyenler gene de yasa adamları olmuşlardır: yargı yetkisinin üzerinde hükümdar egemenliğinin dolaysız icrasının ağırlığı olmayacaktır; bu yetki cezayı hafifletmeye yönelik iddialardan kurtarılacaktır; mülkiyet ilişkilerinden kopartılacaktır; ve yargılama dışında bir işlevi olamayacağından, yetkisini tam olarak kullanacaktır. Tek kelimeyle, yargılama yetkisinin artık hükümdarlığın çoklu, kesikli, bazen de çelişkili ayrıcalıkları arasında değil de, kamusal gücün sürekli olarak dağıtılmış olan etkileri arasında yer almasını sağlamak.
Sayfa 136 - İmgeKitabı okudu
Islahatçıların eleştirilerinde zayıflık veya gaddarlıktan çok, kötü bir iktidar ekonomisi söz konusu olmaktadır. …"kralın adamları"na yalnızca sanıklara yönelik olarak değil, aynı zamanda diğer yargıçlara yönelik olarak da aşırı yetki tanınmış durumdadır; son olarak da kral tarafından kullanılan yetki aşırıdır, çünkü mahkemeleri askıya
Sayfa 131 - İmgeKitabı okudu
Ve artık yargılamakta tek başına değildir. Ceza usulünün uygulanması ve cezanın infazı sırasında koskoca bir dizi ek kararın kaynaşması vardır. Ama yargılamanın çevresindeki küçük adaletlerin ve paralel yargıçların sayıları artmıştır: uzmanlar, psikiyatrlar ve psikologlar, infaz yargıçları, eğitmenler, ceza yönetimi memurları yasal cezalandırma yetkisini parçalara ayırmaktadırlar: sanki bunlardan hiçbiri yargılama hakkını gerçekten paylaşmıyormuş gibidir, sanki bunların bazılarının karardan sonra mahkeme tarafından saptanan cezayı infaz etmekten başka bir yetkileri yokmuş ve özellikle de geriye kalanları -uzmanlar- bir yargıda bulunmak için değil de, yargıca kararlarında yardımcı olmak üzere müdahale ediyorlarmış gibidir. Fakat mahkeme tarafından tanımlanan cezaların ve güvenlik tedbirlerinin mutlak olarak belirlenmediği andan itibaren, bu hükümlerin süreç esnasında değiştirilebilir hale gelmesinden itibaren; mahkûmun yarı serbest konuma getirilmeye veya şartlı tahliyeye "layık" olup olmadığına karar verme hakkının yargılamayı yapan hakimlerin dışındaki kişilere bırakıldığı, bunların cezaya son verebilir hale geldikleri andan itibaren, yasal cezalandırma mekanizmaları onlara verilmiş olmakta ve durum onların değerlendirmelerine terk edilmektedir: bunlar yardımcı yargıçlardır, ama gene de yargıçtırlar.
Sayfa 56 - İmgeKitabı okudu
Reklam
Bu kitabın amacı: modern ruhun ve yeni yargılama erkinin birbirleriyle bağlantılı tarihini; cezalandırma erkinin desteklerini bulduğu, meşruluk noktalarını ve kurallarını sağladığı, etkilerini yaydığı ve onun aşırı özgüllüğünü maskeleyen, bugünkü bilimsel-hukuki bütünün soy ağacını çıkartmak.
Sayfa 59 - İmgeKitabı okudu
Ancak, eza çektirmeye yönelik bir şey kendini Fransa'da infazların ılımlılığına bir süre dayatmıştır. Baba katilleri -ve onlarla aynı düzlemde görülen hükümdar katilleri- darağacına kara bir örtüyle götürülüyorlar; 1832 tarihine kadar burada elleri kesiliyordu. O tarihte ise el kesme kaldırılmış, yalnızca matem tülü kalmıştır.
Sayfa 46 - İmgeKitabı okudu
Mart 1792'den itibaren kullanılmaya başlayan giyotin bu ilkelere uygun bir mekanizmadır. Ölüm bu makinede görülebilen, ama anlık bir olay haline indirgenmiştir. Yasa veya yasayı uygulayanlarla suçlunun bedeni arasındaki temas bir ana indirgenmiştir. Artık fizik çarpışma yoktur; cellat burada artık özenli bir saatçininkinden başka bir rol oynamamaktadır. … Giyotin, tıpkı hapishanenin özgürlüğü kaldırması veya maddi bir cezanın mallara el koyması gibi, adeta bedene hiç dokunmadan hayata son vermektedir. Yasayı, acı çekebilen bir bedenden çok, diğer hakları arasında var olma hakkına da sahip olan bir hukuk öznesine karşı uygulamaktadır. Bizzat yasanın soyutlanmasıdır.
Sayfa 46 - İmgeKitabı okudu
Damgalama, İngiltere'de (1834) ve Fransa'da (1832) kaldırılmıştır; hainlerin parçalanması cezasını İngiltere 1820'de artık tam olarak uygulamaya cüret edememektedir (Thistlewood'un gövdesi parçalara ayrılmamıştır). Yalnızca kamçılama hâlâ bazı cezalandırma sistemlerinde (Rusya, İngiltere, Prusya) varlığını sürdürmektedir. Fakat ceza uygulamaları genel olarak edepli hale gelmişlerdir. Bedene dokunmamak veya her halükârda mümkün olduğunca az dokunmak ve onda bedenin kendisi olmayan bir şeye ulaşmak.
Sayfa 43 - İmgeKitabı okudu
Artık rezalet ve ışık başka bir şekilde paylaşılacaktır; suçluyu olumsuz ve tek yanlı işaretle damgalayacağı düşünülen husus, mahkûmiyetin kendisi haline gelmiş olarak kabul edilmektedir: böylece duruşmalar ve mahkeme kararı halka açık hale gelmiş, infaz ise adaletin mahkûma dayatmaktan haya ettiği ek bir utanç olmuştur; demek ki infaz artık uzakta ve gizlilik içinde yer almaktadır. Cezalandırılmak çirkin, cezalandırmak daha şerefli hale gelmiştir.
Sayfa 41 - İmgeKitabı okudu
1.464 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.