Javier Marias'ın '90'lı yıllarda yazdığı futbol makalelerinden derlenen bu kitabı Cem Dizdar'ın sabah programında ısrarlı tavsiyesi üzerine aldım ve şimdi kendisine minnettarım. Marias sayesinde biri 800 diğeri 600 sayfalık iki sıkıcı ve bitmek bilmeyen romanı okurken mükemmel bir mola vermiş oldum. Tıpkı Galeano gibi futbolun hayatla benzerliğini yakalamak yeteneğine bir de edebiyatçı bakış açısı eklenince Marias'ın yazıları da şölene dönüşüyor. Öfkeli, ölesiye komik ve alaycı, gelenekçi yazı diliyle hemen beni yakalayan yazar, Barcelona'ya, futbolun içinde olup da dışında kalmayı beceremeyen yöneticilere ve birçok futbol öğesine hem muzip hem de ağır yüklenmelerle cesaretini de bir maç havasıyla işleleyebiliyor. Nefret, linç, haysiyet gibi temaları çaktırmadan futbol yazılarının merkezine alan yazarın dili o kadar kaliteli ki daha kitap bitmeden usulca gidip Karasevdalılar romanını da aldım. Sevdalısı olduğu bir alanda kurgudışı yazarken bu kadar çabuk özdeşleşme sağlayan bir edipin kurguda vasat olacağını hiç sanmıyorum.