Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

148 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
İhtiyar Balıkçı
Hemingway. Bir süredir ölüm ve yaşam hakkındaki düşünceleri ve davranışları sebebiyle beni kendisine çekiyordu. O, 1920'ler Paris'inin rüya ekibi olan Amerikan yazarlarından biridir. Hemingway, savaşı aşmış ve hedefsiz kalmış bu bir grup yazarı "kayıp nesil" olarak isimlendiriyordu. Küba'da, Paris'te, Florida'da ve daha bir çok şehirde yaşamış bir gezginin; zorluklardan geçmiş, savaşlar görmüş bir entelektüelin ontolojisini merak etmemek elimde değil. Onun erkeklik, kadınlık, savaş, umut, aşk, hayat vb. konulardaki düşünceleri benim için merak konusu. Beni ona amansızca çeken, henüz ismini koyamadığım ve analiz edemediğim başka şeyler de mevcut. Zamanla anlayacağım. "Balığı yalnız hayatta kalmak ve yiyecek olarak satmak için öldürmedin, diye düşündü. Gururun ve balıkçı olduğun için öldürdüm. Hayattayken sevdin, öldükten sonra da. Eğer onu sevdiysen öldürmek günah değildir. Yoksa daha mı fenasıdır? " Yaşlı Adam ve Deniz. Yaşlı adam, Santiago, hikayenin ana kahramanı olan epik balıkçımızdır. Eski gücü kalmamıştır artık ama yine de o epik balıkçıdır. Diğer bir karakterimiz ise ismi verilmeyen "çocuk"tur. Çocuk, yaşlı adamın hayranıdır. Balıkçılık kariyerine yaşlı adam ile başlamış ve onu, rol modelini, bir efsane olarak görmektedir. Yaşlı adamın eskisi gibi iyi balık tutamayışı sebebiyle, çevresi onu diğer balıkçılarla çalışmaya zorladığı için bir süredir, istemeyerek de olsa, onunla denizlere açılmaz. Yaşlı adam, günler süren, görkemli kılıç balığı yakalama serüveninde tek başınadır. Kılıç balığı ile girdiği bu uzun ve yorucu mücadelede, denize çok açılır, tüm enerjisini tüketir ve sonunda onu yakalar. Yakalar yakalamasına ama kendi de bitmiştir. Büyüklüğü sebebiyle teknesine alamadığı kılıç balığının kokusunu alan köpek balıkları yaşlı adamı rahat bırakmaz. Kıyısına dönene kadar köpek balıklarıyla mücadele eder ve yenilgisini kabul eder. Elde etmek için her şeyini verdiği kılıç balığından faydalanacak enerjisi kalmadığı için yaşlı adam mağlup olur. Kıyıya döndüğünde köpek balıkları tarafından yenmiş kılıç balığının iskeletini gören balıkçı tayfası balığın büyüklüğü karşısında şaşkına uğrar. Çocuk ise, bitap düşmüş yaşlı adamın haline ağlar ve ona yeniden hayran olur. Bundan sonra hep onunla denizlere açılmaya karar verir. Hikaye hakkında belli başlı yansıtmalar yapmadan önce, sembolizm meselesine değinmeliyim. Kitap hakkında sembolizm konusu tartışılmıştır. Hep paylaşılan ve bilinen, Hemingway'in herhangi bir sembolizm kullanmadığı gerçeğidir. Hemingway "yaşlı adam yaşlı adamdır, balık da balıktır" der ve sembolizm tartışmalarına son verir. Gönderdiği bir mektupta şöyle demiştir Hemingway: "There isn’t any symbolism. The sea is the sea. The old man is an old man. The boy is a boy and the fish is a fish. The shark are all sharks no better and no worse. All the symbolism that people say is shit. What goes beyond is what you see beyond when you know. A writer should know too much." Yani her şey olduğu gibidir. Ama şunu kaçıranlar olabiliyor: Hemingway'e göre, bu demek değildir ki, okuyucu öte anlamlar yükleyemez. Sadece "ötesinde gördükleriniz, bildiğiniz zaman size görünen şeydir" diyor Hemingway, ve ekliyor "tüm öteleri görebilmek için bir yazar çok fazla bilmeli" Yine Time dergisine verdiği bir röportajında da şöyle muhteşem bir şekilde açıklıyor bu durumu: “I tried to make a real old man, a real boy, a real sea and a real fish and real sharks. But if I made them good and true enough they would mean many things. The hardest thing is to make something really true and sometimes truer than true.” Yani Türkçesiyle: "Gerçek bir yaşlı adam, gerçek bir oğlan, gerçek bir deniz ve gerçek bir balık ve gerçek köpek balıkları yapmaya çalıştım. Ama eğer onları yeterince iyi yapabilmişsem, birçok manaya gelebilirler. En zor olanı bir şeyi gerçekten olduğu gibi yapabilmektir ve bazen de olduğundan daha doğru." Yani Hemingway sembolizmi, yazar tarafından empoze edilen bir genelleme olarak ele alındığında, şiddetle reddetmektedir. Onun sunduğu bir semboller listesi yoktur ama elbette okuyucu kendi sembollerini, kendi yansıtmalarını yapacak ve anlamlar devşirecektir. Zaten Hemingway'in söylediği üzere bu yapılmalıdır ve hatta bir eserdeki en zor şey bunu mümkün kılmaktır. O halde yansıtmalarımızın önünü Hemingway ile açmış olduk. Açamasaydık da yapmayacak değildim elbette ama Hemingway'in bu konu hakkındaki görüşlerini duymak çok değerli. Onun, "Yaşlı Adam ve Deniz" hakkında yansıtmaları yok mudur? "En iyi eserim" diye çağırdığı bu eser, Hemingway'de derin duygular ve düşünceler uyandırmıyor muydu? Onun bakış açısından Hermeneutik bir yansıtma yapmayacağım elbette, bu boyumun ölçüsünü aşar. Yine de onun gözünde bir başka "yaşlı adam ve deniz" olduğunu unutmamalı. "Eğer balığı yakalarsam edeceğime söz verdiğim onca dua var, diye düşündü. Ama şimdi okuyamayacak kadar yorgunum." Denizlere fazla açılmak, boyundan büyük bir balık yakalamak… Kendini kanıtlamak için her şeyini veren insan, bu uğurda kendini de amacını da yitiriyorsa, buna değer midir? Bir deniz yolculuğu, büyük, güçlü ve hızlı bir hedef olan kılıç balığıyla girilen bir mücadele. Bu yolculuk, yaşamın ta kendisi değil mi? Yaşamda da hedefler koyar, onları gerçekleştirmek isteriz. Başardığımızda ise yenilerini isteriz, ve sonra daha yenilerini… Yaşlı adamın düşündüğü gibi, "Kanıtladığı binlerce seferin hiçbir anlamı yoktu. Şimdi tekrar kanıtlıyordu. Her sefer yeni bir seferdi ve bunu yaparken asla geçmişi düşünemezdi." Hedef, bu hedef için tüketeceğin enerjiye değer midir, bunu düşünmeli. Yaşlı adam belirlediği hedefini elde ederken enerjisini, yani kendisini bitirdi. Kendisi bittiği için, dönüş yolunda hedefini de yitirdi. O büyük kılıç balığı, köpek balıkları tarafından bitirildi. Maceranın sonunda hiç açılmamış olmayı ve balığı hiç yakalamamış olmayı istiyordu yaşlı adam. Bu efsane balıkçı, macerası boyunca hep şu isteğini dile getirdi: "keşke çocuk da burada olsaydı" Yaşanan acılar, sevinçler, heyecanlar… çocuk da görmeliydi. Sevdiğiyle paylaşılamayan duygular, balıkçıyı üzüyordu. "Şimdi yanında olmayanları düşünmenin sırası değil. Olanla ne yapabilirsin onu düşün." Yaşamın içinden her hedefi ve o hedefe giden her yolculuğu ilgilendiren bir hikaye. Bir hedef seçilir, bu hedef için yola çıkılır. Peki bu yolculuk değer midir? Nelere ihtiyacın olacak ve nelerden ödün vereceksin? Yaşlı adam fazla büyük balık seçti ve denizden çok açıldı. Yolda ümide, adanmışlığa ve cesarete ihtiyaç duydu. Enerjisi azaldı; uykusundan verdi, yemeği kalmadı, her yerinden yara aldı ve ekipmanı kalmadı. Ve sevdiklerinden ödün verdi, çocuktan uzakta kaldı, onu hep özledi ve gözleri hep onu aradı. Yine de denedi, yaşlı adam. Belki yenildi ama denedi, bu yüzden doğru olanı yaptı. Mücadele etti ve öğretti, hem kendine, hem çocuğa, hem de yola çıkmak isteyen herkese. İnsan ruhu büyük bir istemedir. Bir şeyler ister ve eyleriz. Her seferinde daha iyisine. Yaşlı adam daha ölçülü olabilir miydi diye düşünüyorum. Peki ya sınırları kim belirleyecek? Yaşlı adam sınırları zorlamayı isteyen balıkçıdır. Onun istemesi budur işte. Kendini yaşlandığı için ölmeye bırakmaktansa, yola çıktı yaşlı adam. En iyisini yaptı, kendisi için. Yaşlı Adam ve Deniz. Kısa ve öz, yaşam üzerine düşündürmeye sevk eden, Ernest Hemingway'e Nobel'i getiren şahane eseri. Onun okuduğum ilk eseri ve ileride "Güneş De Doğar" ve "Paris Bir Şenliktir" gibi eserleriyle devam etmeyi arzuluyorum.
Yaşlı Adam ve Deniz
Yaşlı Adam ve DenizErnest Hemingway · Bilgi Yayınları · 202332bin okunma
·
198 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.