Kopuk bir baba-oğul ilişkisini inceleyen bu kitap, aynı zamanda aslında bir yolculuk hikayesi. Yıllardır görmediği oğlunun kapısını 25 yıl sonra çalan baba, beklenmedik misafirini karşılayan oğul ve Diyarbakır’dan Kars’a yapılan bir yolculuk, bir hayat muhakemesi..
Söylenememiş sözler, yaşanamamış günler, yarım kalmış aşklar, akıldan çıkmayan hatıralar, yaşanması mümkünken imkansıza dönmüş ilişkiler içimi sızlattı. Konuşsunlar istedim, daha çok konuşsunlar. Fırsat varken konuşabilmenin kıymetini fark ettim; konuşmak isteyip de konuşamamanın ağırlığını hissettim. Tavsiyemdir, keyifli okumalar dilerim.