Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

1/10 puan verdi
uzak durun
İnsan hayret ediyor doğrusu, bu nasıl bir kitap ve Semerkand yayınları bunu nasıl basmış? “Hallacı Mansur’un düştüğü hata” diye bir başlık var, neler neler yazılmış, bu sözleri değil Ahmed Er Rufai Hazretleri, en avam bir Müslüman bile söylemez, halbuki kitabın başlarında Allah dostlarını sevmekten ve hürmet etmekten bahsetmişti, ne yaman çelişki. Söz konusu olan bölüm, ilgilisine sunulur: “Hallâc-ı Mansûr'un, "enelhak" dediğini naklediyorlar. Bu vehmiyle hataya düşmüştür. Eğer hataya düşmüş olmasaydı böyle demezdi. Onun vahdet-i vücudu ima eden şiirlerini zikrederler. Bunlar ve bunlara benzer sözler bâtıldır. Ben onun bu makama ulaştığını, bu makamın aşk şerbetinden içtiğini ve bu makamda huzur haline vardığını zannetmiyorum. Anlaşılmayan bir ses ve vızıltı duyunca vehmi onu halden hale sokmuştur. Allah Teâlâ'ya yakınlığı arttığı halde O'ndan korkusu artmayan aldanmıştır. Bu gibi sözlerden sakının; zira bunlar bâtıldır. Selef-i sâlihîn (rahmetullahi aleyhim) sınırı aşmadan yürümüştür. Allah için söylüyorum; sınırı ancak cahiller aşar, kuyuya yalnızca körler düşer! Şu kibrin sebebi nedir? Halbuki kibirli kimse; açlığa, susuzluğa, uykusuzluğa, acıya, fakirliğe, yaşlılığa ve yorgunluğa güç yetiremez. Kibir sahibinin, "Bugün hükümranlık kimindir?" (Mü'min 40/16) hitabının dehşeti karşısında durumu ne olur? Kul, arkadaşları ile olan muamelesinde ne zaman haddi aşarsa, Allah'ın huzurunda noksan sayılır. Haddi aşmak ise kişinin iddiasında yalancı, gafil, kibirli ve hakikate perdeli olduğuna şahitlik etmek için başına konulmuş bir eksiklik sancağıdır. Veliler, Allah Teâlâ'nın kendilerine bahşettiği nimetleri şerî sınırları gözeterek şükür maksadıyla anlatırlar. Nitekim ilâhî hükümler her söz ve davranışta onları sorumlu tutar. Velilik, firavunluk ve nemrutluk değildir. Zira firavun, âyet-i kerimede bildirildiği üzere şöyle demiştir: "Ben sizin en yüce Rabb'inizim!" (Naziât 79/24). Evliyaların önderi, peygamberlerin efendisi Resûlullah (sallallahu aleyhi vesellem), "Ben hükümdar değilim." buyurmuş ve böylece kendini üstün görme, emirlik ve kibir elbisesini çıkarmıştır. Durum böyle iken ârifler böyle bir şeye nasıl cüret edebilir? Kur'ân-ı Kerîm'de şöyle bildirilmiştir: "Ve ey günahkârlar! Siz bugün şöyle ayrılın! (denir)" (Yasin 36/59). Allah Teâlâ'ya muhtaç olma, müminlerin vasfıdır. Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: "Ey insanlar! Allah'a muhtaç olan sizlersiniz" (Fâtır 35/15). Bu anlattıklarım sûfi topluluğunun ilmidir. Onu öğrenmeye çalışın. Çünkü bu zamanda Rahmân'ın cezbeleri azaldı. Her durumda şikâyetlerinizi Allah Teâlâ'ya arzedin. Akıllı kimse, şikâyetlerini padişah olsun, sultan olsun Allah Teâlâ'dan başka kimseye arzetmez. Zira akıllı kimsenin bütün amelleri O'na aittir.” (Sayfa 47-49)
Aşıkların Baharı
Aşıkların BaharıAhmed er-Rifâi · Semerkand Yayıncılık · 202055 okunma
··
299 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.