Fransız Devrimi ile Terör Dönemi kargaşasında yaşamak zorunda kalan bir grup insanın özel yaşamlarını aktarırken, dönemin acımasız toplumsal koşullarını da irdeler.
Hapsedildiği zindandan kurtarılan Doktor Manette ile İngiltere’ye göndermiş olduğu kızının on sekiz yıl sonra buluşmaları ve Londra’da yeni bir yaşam kurmaları; sevgi, dostluk, özveriyle örülmüş bu yaşamın Paris’te gelişen devrim dalgasının haberleriyle gölgelenişi, iki şehri yansıtıyor okuyucuya.
Aslında çok fazla beklenti içine girerek okumaya başlamıştım. Zaten “Dickens’ın en büyük tarihî romanı”, yazarın kendisinin ise “Yazdığım en iyi hikâye” diye tanımlanılmış, hatta kitap çok beğenilmiş, ama ben herkesle aynı fikirde olamayacağım. Anlaşılması çok güç, ağır bir kitap. Herhalde her cümlesini okuduktan sonra biraz düşünmek gerekiyor. Açıkçası bende bunu yapmadım ve çok çok sıkıldım. Sonlarına doğru daha güzel olsa da, zar zor bitirdim. Bu yüzden kitap hakkında çok da fazla birşey söylemeye gerek yok. Eğer okumak isteyen veya merak eden olursa şimdiden iyi okumalar dilerim :)