Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Lang­don el­ma­sın­dan bir ısı­rık da­ha al­dı. “Ken­di­si­ni ka­bul et­ti­ren din­ler,” di­ye­rek de­vam et­ti. “Din de­ği­şi­mi­ni da­ha az sar­sı­cı kıl­mak için var olan ta­til­le­ri be­nim­ser. Bu­na dö­nü­şüm de­nir. Bu, in­san­la­rın ye­ni di­ne alış­ma­la­rı­nı sağ­lar. İba­det eden kim­se­ler, ay­nı kut­sal ta­rih­le­ri sür­dü­rür, ay­nı kut­sal yer­ler­de dua eder, ben­zer sim­ge­ler kul­la­nır­lar... ve ko­lay­lık­la baş­ka bir tan­rı­ya ge­çe­bi­lir­ler.” Ön­de otu­ran kız şim­di küp­le­re bin­miş gi­bi gö­rü­nü­yor­du. “Siz, Hı­ris­ti­yan­lı­ğın bir tür... ye­ni­den am­ba­laj­lan­mış gü­ne­şe ta­pın­ma ol­du­ğu­nu ima edi­yor­su­nuz!” “As­la. Hı­ris­ti­yan­lık sa­de­ce gü­ne­şe ta­pın­ma­dan ödünç al­ma­dı. Hı­ris­ti­yan­lık­ta­ki aziz­ler mer­te­be­si­ne yük­sel­me ayi­ni, Ma­ni­şe­izm’im es­ki ‘tan­rı-yap­ma’ ayi­nin­den alın­mış­tır. ‘Tan­rı- ye­me’ ayi­ni -bu, Kut­sal Ko­mün­yon tö­re­ni­dir- Az­tek­ler­den ödünç alın­mış­tır. İsa’nın bi­zim gü­nah­la­rı­mız için ölü­şü kav­ra­mı bi­le, tam an­la­mıy­la Hı­ris­ti­yan­lı­ğa ait de­ğil­dir; genç bir ada­mın in­san­la­rı­nın gü­nah­la­rı­nı af­fet­tir­mek için ken­di­ni kur­ban edi­şi, çok es­ki Ku­kul­kan 34 ge­le­ne­ğin­de var­dır.” Genç kız ters ters bak­tı. “Pe­ki, Hı­ris­ti­yan­lık­ta ori­ji­nal olan bir şey var mı?” “Ör­güt­len­miş her din­de ger­çek­ten ori­ji­nal olan çok az şey var­dır. Din­ler, sı­fır­dan doğ­maz­lar. Bir­bir­le­rin­den bes­le­nir­ler. Mo­dern din bir ko­laj­dır... in­sa­nın Tan­rı’yı an­la­ma araş­tır­ma­sı­nın özüm­sen­miş bir ta­rih­sel kay­dı­dır.” Ar­tık uyan­mış olan Hitz­rot, “Eee... bir sa­ni­ye,” de­di. “Ben, Hı­ris­ti­yan­lık­ta ori­ji­nal olan bir şey bi­li­yo­rum. Tan­rı ima­jı­mı­za ne de­me­li? Hı­ris­ti­yan sa­na­tı, Tan­rı’yı as­la şa­hin gü­neş tan­rı­sı ya da Az­tek­ler gi­bi ve­ya ga­rip bir şey gi­bi res­met­mez. Tan­rı’yı, be­yaz sa­kal­lı yaş­lı bir adam gi­bi gös­te­rir. De­mek ki, bi­zim Tan­rı ima­jı­mız ori­ji­nal, öy­le de­ğil mi?” Lang­don gü­lüm­se­di. “Din de­ğiş­ti­re­rek Hı­ris­ti­yan olan ilk ki­şi­ler, ön­ce­ki tan­rı­la­rı­nı bı­rak­tı­lar -pa­gan tan­rı­la­rı, Ro­ma­lı tan­rı­lar, Yu­nan tan­rı­lar, gü­neş, Gü­neş Tan­rı­sı, her ney­se- ki­li­se­ye ye­ni Hı­ris­ti­yan tan­rı­la­rı­nın ne­ye ben­ze­di­ği­ni sor­du­lar. Ki­li­se akıl­lı­ca, ka­yıt­lı ta­ri­hin en kor­ku­lan, en güç­lü... ve en ta­nı­dık yü­zü­nü seç­ti.” Hitz­rot kuş­ku­lu gö­rü­nü­yor­du. “Uzun be­yaz sa­kal­lı yaş­lı bir adam mı?” Lang­don du­var­da­ki es­ki tan­rı hi­ye­rar­şi­si­ni gös­ter­di. En üst­te, uzun be­yaz sa­kal­lı yaş­lı bir adam du­ru­yor­du. “Ze­us ta­nı­dık ge­li­yor mu?” Tam son sö­zü söy­le­di­ğin­de ders bit­ti.
Sayfa 255Kitabı okudu
·
49 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.