Bu esası kabul edince, yine Kur'an okuma tarzlarına benzer biçimde, Kur'an yorumlarının çoğulluğunu bir zaaf değil zenginlik olarak görürsünüz. Klasik yorumcular, aralarında bazen görece zor anlaşılır olanların da bulunduğu çok sayıda tefsir imkanını yorumsuz olarak yan yana koyarken, yine bu paralel hakikatlerin mümkünlüğü ilkesini takip ederler yalnızca. Fakat 19. yüzyıldan itibaren bu ilke Batı' da artık anlaşılmaz hale gelmiştir. Kur'an yorumlarının anlam katalogları, "skolastik" müşkülpesentlik ve otoriteye bağımlılık olarak görülmüş hatta müfessirlerin Kur'an'ı anlayamadığının işareti olarak kabul edilmiştir.