Barış Bıçakçı aslında ODTÜ makine mühendisliği mezunudur. Yazarımız ilköğretimden itibaren eğitimini Ankara'da tamamlamıştır. Öykülerinde de Ankara etkisi görülüyor. Yazın hayatına şiirle başlayan yazar düzyazı ile yoluna devam ediyor. 2004'te yayımladığı
Doğum Lekesi Gibi Bir Gülümseme 14 kısa hikayeden oluşan edebi bir demet...
1) İçten Konuşma
2)Annemin Hikayesi
3)Yüz Yirmilik Keçeli Kalem Takımı
4)Feride'siz Gülümseme
5)Üzerindeki Boşluk
6)Eşelek
7)Küf
8)Sonsuz İkindi
9)Bizden Sonra Çakır Dikenleri
10)Kusursuz Kısırdöngü
11)Gülünç Geçmiş
12)Alaattin'in Yazgısı
13)Turistik Gezi
14)Anlaşılmaz Şeyler
"Yaşamın bütün tekliflerini geri çevirdim. Ben öteki çocuğum, boş bir defterin önündeyim içimden konuşuyorum."
Kendini böyle tanımlıyor yazar.
Spoiler
Annemin Hikayesi'nde sanki tablo ile birlikte annenin hayat hikayesi de onarılıyor, yenileniyor, fırça darbeleriyle yeniden gündeme geliyor.
"Annem kendi hayatının kimisi kırık dökük, kimisi güzelce sırlanmış, kimisi karanlık, kimisi ümitli parçalarını da panoya ekliyordu."
Yüz Yirmilik Keçeli Kalem Takımı'nda ana karakterimiz hayatının bütünlüğünü arayan ressam olma yolunda genç bir kız.
Belki de hayat bütünlüğü sağlayamayacağımız kadar geniştir. Amacımız bütünlük sağlamak değil de "an"da kalmak olmalıdır.
"Bir bankta birbirlerine doğru eğilmiş, fısıldayarak konuşan yaşlı kadınların üç top dondurma konmuş bir külaha benzeyen gölgelerini bana gösterip heyecanla sorardı: Sence bu büyülü bir an mı? Dondurmanın yavaş yavaş eriyip külahın kenarından aktığını fark edince bir daha sorardı: Peki sence bu büyülü bir an mı?"
Dondurmanın yavaş yavaş eriyip külahın kenarından akmasında ölüme yapılan atıfı fark etmek benim için büyülü bir andı :)
Feride'siz Gülümseme ve Turistik Gezi öykülerindeki karakterlerde yapılan bağlantılar çok iyiydi. Öykülerdeki zaman kırılması; bu kırılmanın "an"dan kısa sürede, bir ritimde gerçekleşmesi mükemmeldi ve dikkatimizin dağılmamasında büyük rol oynuyordu bence.
Üzerindeki Boşluk'ta Mehtap'ın hayat şeması ve muntazam paralellikteki ayakkabılar...:(
"Kusursuz Kısırdöngü"kusursuzdu.
Sevgilisinin günlüğünü okumak kısır döngüsüne kapılan bir adamın günlükte sevgilisinin eski eşi ile karşılaşması anlatılıyor ya da karşılaşmaması mı demeliyim:))
Bir de kendini bulma dürtüsü...
"Ruh ile bedenin birliği aşık olduğumuzda deneyimlediğimiz,ikna olduğumuz bir birliktir. Ama bunu kendimizde değil,aşık olduğumuz insanda deneyimleriz. Ona bakar böyle bir ruh tam da böyle bir bedende bulunur deriz."
Günlükten herhangi birine ithaf edilmemiş cümleler.Anlatıcı kendini bulabildi mi burda? Bu cümleler kimin için yazılmıştı...
Gülünç Geçmiş'te ise anlatılan
"Geçmiş gülünçleşmesin diye nöbet tutarken, hatıralarını korumak için uğraşırken geçmişin saldırısına uğrayan gafil bir adam"dı.
Başaramadı, iki insandan geriye birer insan kaldı...
"İki insandan geriye birer insan kalırmış"
Ya da https://1000kitap.com/unilereozgurluk'ın Leyla ile Mecnun'dan alıntıladığı gibi
"İkiden bir çıkınca ne kalır? Bir kalır,değil mi? Öyle değilmiş işte. Yarım kalıyormuşsun."
Geriye kucağında sırıtkan bir sırtlana benzeyen kediyle yarım kalmış bir adam kaldı.