Barış Bıçakçı ile beni tanıştıran kitap oldu. Anlatımı, dili beni mıknatıs gibi kendine çekti. Abartı olmayan, sıkmayan, yerinde tasvirler beni aldı tam o sahnelerin ortasına koydu. Hastanede floresan ışığın yansıdığı eskimiş sandalye üzerindeki kurumuş lan lekesinden Nihal'in koltuktaki oturuşuna her şeyi birebir gördüm gibi. Benim için konudan çok anlatım öne çıktı.
Ender ve Çetin'in dostluğu gerçekte böyle dostluklar kaç kişiye malum olmuştur acaba dedirtti. Ender'in lafları uzatıp, bol bol konuşmasını kendime benzettim ama yine hayata onun kadar fazla takılmadığım için mutlu oldum. Dünya Ağrısı'nı okurkenki mutluluğumla eş. Deli olursun yapma bak, düşünme bu kadar dedim Ender'e.
Çetin'in hayata bir şekil ayak uydurmasını sevdim. Ender - Çetin arkadaşlığını, araya giren Nihal karmaşasını, Nihal'den o kadar çok konuşulmuşken aslında onu hiç tanımamayı da sevdim. İyi ki okumuşum, öneren kişiye minnettar oldum. Diğer kitapları için heyecanlıyım.