New York Üçlemesi, üç farklı hikayenin birbirinden tamamen bağımsız görünüp aslında nasıl iç içe geçmiş olduklarını gösteren muhteşem bir kitap. Standart polisiye veya dedektiflik kitaplarından çok farklı bir yönü var New York Üçlemesi’nin. Çünkü bu kitapta bir süre sonra kimin arayan, kimin aranan olduğu; aslında kimin kaybolduğu tamamen karışmaya başlıyor. Arayanlar zamanla aradıkları ile o kadar bütünleşiyorlar ki adeta kendilerini kaybediyorlar. Hele son hikaye olan Kilitli Oda’ya geçince ilk iki hikayedeki ilişkiler de bir anda ortaya çıkmaya başlıyor ve olaylar iyice birbiriyle karışıyor. Karakterleri, olayların gelişimi tamamen bağımsız dediğimiz hikayelerin aslında iç içe geçmiş ve aynı kişilerden beslenir olduğunu görünce şaşırmamak imkansız oluyor. İşin ilginç tarafı, kitabı bitirdikten sonra da işiniz bitmiyor onunla. Karakterler arası bağlantılar, hikayelerdeki ortak simgeler ve ucu açık bırakılmış hikaye sonlarının nasıl bitmiş olabileceği hakkında uzun uzadıya bir kafa yormak gerekiyor. New York Üçlemesi, bana göre alanının en iyilerinden olmaya layık. Okuyun, okutun derim :)