Enikler, darda kalınca eliklerin yavrularını ölümün pençesine terk ederek nasıl kaçtığını, yaralı geyiklerin geniş burun deliklerinden bol buhar salarak karların üzerinde nasıl can çeliştiğini, hiçbir çıkar yolu kalmayan vahşi atların dipsiz uçurumun kenarında korku ve çaresizlik içinde nasıl acıyla ürperip kişnediğini, güçsüzlerin güçlüler karşısında kısmetlerini bırakıp kendi canlarının derdine nasıl düştüğünü görmüş değildi. Hepsi de henüz çok toydu o kadar ki telekli bulut gölgesiyle kartal karartısını birbirinden ayıramıyordu.