John Berger... Okuduğum 3. kitabıyla 3. kez hayran olduğum, yalın ve etkili anlatımıyla tanıştığım en hoş yazarlardan biri.. O yüzden birkaç cümle de olsa yazmam gerektiğini düşünüyorum. Kendisi İngilizce yazan en etkili sanat eleştirmenlerinden biri, ayrıca senaryo yazarı, romancı, belgesel yazarı ve ressam olarak tanınıyor. O güzel bakan, gören, hüznü güzelleştiren çok yönlü bir kişilik. John Berger'in insanlara, yüzlere, ruhlara, olaylara, nesnelere, zamana, mekâna bakışı, onları görüşü, anlamlandırışı o kadar farklı, o kadar doğal ve o kadar güzel ki onun bu yeteneği etkili anlatımıyla birleştiğinde müthiş eserler çıkıyor ortaya. Her biri ince ince işlenmiş eserler... Kitaplarını elime alır almaz sanki içine mıknatıs ile çekiliyormuş gibi hissediyorum. Farklı bakıyorum, farklı görüyorum... A'dan X'e, Aida'nın Xavier'e yazmış olduğu, John Berger tarafından kurtarılan mektuplardan oluşuyor. Mektup türü iki insan arasındaki en saf, en perdesiz, en samimi duyguları içerdiği için bana biraz daha dokunaklı geliyor, bunların John Berger eseri olması ile büsbütün etkileyici bir hale bürünüyor. "Feragat, feragatte bulunan kişiye nasıl bir hediye gibi gelir? Bunu anlasaydık hiçbir şeyden korkumuz kalmazdı, Ya Nur. Seni seviyorum." A. , X. (iki kere müebbete çarptırılmış, 73.hücrede) için yaşadığı, gördüğü, tattığı her şeyi bütün heyecanı ile anlatıyor, A.'nın kurabiyeyi ısırdığında badem parçalarının sesini siz de duyabiliyorsunuz, veya X'e X'i anlatırken o gülümsemesini siz de görebiliyorsunuz, sanki X. hep yanındaymış gibi.. A. "Nereye gitsem benimlesin.." diyor, haksız değil.. "Umudumuz var diyemeyiz - sadece ona kucak açıyoruz." "Sana iki kere müebbet verdikleri anda onların zamanına inanmayı bıraktım." A.nın güçlü duruşu özleminin ağırlığı ile bazen kırılganlaşıyor, böyle zamanlarda gözyaşlarını yine X. ile paylaşıyor. Sanki bedenler ayrılır, ama zihinler ve ruhlar olmak istediği yerdedir cümlesinin bir resmi gibi mektuplar.. "Neden bu kadar çok acı var? diye sordu bana. Her şey acı, neden?" Mektuplar, sadece ömür boyu beklemeye mahkum olmuş bir aşkın mektupları değil. Acıların, kayıpların, ortak bir mücadelenin, demokrasi- eşitlik-özgürlük gibi birçok kavramın siyasi bir bakış açısıyla derlendiği de mektuplar. Radyoda Cassandra Wilson: "Sadece seni görmek istiyorum güneş batarken. Bu kadar basit güneş batarken seni görmek istiyorum başkaca bir şey yok." Sheakespare, Can Yücel, Bejan Matur'dan alıntıların da yer aldığı, John Berger'in çok yönlü kişiliğini ortaya koyan ince ince işlenmiş bir eser. Çok ince cümleler, hitaplar, hisler ve özlemler var. Çok derin ve incelikli. Tekrar okunası...

A'dan X'eJohn Berger · Metis Yayıncılık · 2008512 okunma

·

79 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Şeyma