Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

248 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
''BABALAR, ALINLARIMIZA YAZILMIŞ YALNIZLIKLARDIR.''
Eylül... Sonbaharın ruhu. Hüznün, yalnızlığın, kasvetin, siyah ve beyaz arasında kalmış grinin mevsimi. Böylesine güzel bir eylül gününde gri şehir Ankara'nın en güzel kitapçılarından birine, Dost Kitabevi'ne giriyorum. Yine her zamanki gibi en az bir saatimi geçiriyorum burada. Ne garip, sanki gerçekten evimdeyim... Kapıdan giren herkese hoş geldiniz demek istiyorum. Ritüel haline gelmiş Rus Edebiyatı bölümüne gidip canım Dostoyevski ile biraz sohbet ettikten sonra dolana dolana Türk Edebiyatı bölümüne geliyorum. Gözüme bir kitap çarpıyor. Öyle güzel bir ismi var ki kitabın, sanki hiç okumasam bile şimdiden en sevdiğim kitaplardan birisi olacak. ''Kuşlar Yasına Gider'' cümlesi ruhumda bir şeyleri harekete geçiriyor. Kapak fotoğrafına bakıyorum. Fotoğrafa harika bir kasvet hakim. Kasvetin yanında yalnızlığı, hüznü bastıra bastıra içimize işletiyor... Gecenin 01:39'u... Kapağı açıp kitaba başlıyorum. Kitabın Ankara'da geçtiğini daha ilk satırlarda anlamamla beraber daha bir şevkle okuyorum. Kitabın karakteri Olgunlar Sokak'tan geçerken ben de onunla birlikte yürüyorum. Sonra Güvenpark'a uğruyor karakter, yanında benimle birlikte... Fakat biliyorum ki birazdan kitaba bir hüzün dahil olacak. Ve çok geçmeden hüznün kaynağı kitabı ele geçiriyor : Baba. Baba... Kimimize göre aşktır baba, kimimize göre yalnızlık. Kimimiz babasız büyüdük, kimimiz ise babamız yanımızdayken babasız büyüdük. Kimine göre arkadaki en büyük güçtür baba, kimine göre ise hüzündür. Bazılarımızın bir sürü fotoğrafı var babasıyla, bazılarımız ise bir kere bile dertleşemedik babamızla... Baba karakteri kitaba girdiği andan itibaren kitabın her sayfasında sonbahar var, kasvet var, hüzün var, çamurlu sokaklar, bulutlar, gri bir Ankara var. Kitabın kalbini oluşturan baba karakteri öyle tanıdık geliyor ki bize, hani çok sevdiğimizi söylemek isteriz ya babamıza ama nedense çekiniriz. O da bize seni seviyorum demez asla ama başımızı okşasa dünyaya meydan okuyacak gücü buluruz kendimizde. Bilmiyorum en azından erkek çocukları için böyle sanırım. Seni seviyorum demez babamız bazen ama oradadır işte, yanımızda ya da karşımızda oturuyordur ve ben buradayım demek istiyordur belki de. Nedense aklıma Babam ve Oğlum filmi geliyor. Beni Hachiko'dan sonra ağlatan tek film. ''Evlatlar, babalarını hep hatırlamak istedikleri gibi hatırlarlar'' repliği eşliğinde devam ettiğim kitabın içinde karakterin , ''İçimden kalkıp babama sarılmak geçti aslında ama yapamadım bunu, baktım sadece. O da bana baktı gözlerini hiç kırpmadan. O an, birbirimize bakışlarımızla sarıldık sanki .'' cümlesiyle yara aldığımı hissediyorum. Baba karakterini bir kenara bırakırsak, yan karakterlerin tamamı çok iyi çalışılmış. Yazar bu kitaba yoğun çalışmış, köy insanıyla gidip sohbet etmiş çok belli. Diyaloglarda ve karakter yapılarında bunu çok iyi görüyoruz. İncelememi, kitabın en can alıcı olduğunu düşündüğüm iki cümlesiyle bitiriyorum... ''Babalar, alınlarımıza yazılmış yalnızlıklardır .'' ''Dünya gözyaşlarımın içindeydi artık .''
Kuşlar Yasına Gider
Kuşlar Yasına GiderHasan Ali Toptaş · Everest Yayınları · 201919,8bin okunma
·
4.506 görüntüleme
Tamara okurunun profil resmi
Ankara’ya şairler şehri denilmiyorsa artık denilsin:) havası, kalabalık olduğu kadar seni sadece senle bırakan hüznü, ve sevdiğim kuşları evet kuşlar bana özgürlüğü hep hatırlatır🌸… sabah sabah hüzünlendiren bir inceleme olmuş ama nasıl güzel bir hüzün olmuş anlatamam🦋🍁kalemine sağlık🕊🌼
Kaan okurunun profil resmi
Bazı kitapların hüznü insanı dolup taşırıyor ve yazmak o an bir ihtiyaç oluyor . Yazmasam olmazdı diyeceğim kadar yoğun bir hüzün yaşattı bana bu kitap. Bu güzel ve değerli yorum için çok teşekkür ediyorum .. 🍂
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.