Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Savaş Esirlerinden İlk Birliklerin Kurulması Yukarıda bahsedilen “gönüllü” işçiler, “düzen hizmeti" ve "koruma takımları”, Alman savaş esiri kamplarındaki sabık Kızıl Ordu askerlerinden belli bir kurala bağlı olmadan kurulmuşlardır. Diğer yandan, savaş esirlerinin milliyetlerine göre sınıflandırılması için çalışmalara harekâtın henüz ilk aylarında başlanmış, bu çalışmalar sonucunda Alman Ordusu bünyesinde yalnızca belli millete mensup savaş esirlerinden nizamî ve resmen Alman Ordusu hiyerarşisinde yer alan birlikler kurulmuştur. Rus olmayan Sovyet halklarından oluşan ilk birlikler bu şekilde ortaya Barbarossa Harekâtı başladıktan bir ay sonra, Temmuz 1941'de, Gerhard von Mende'nin büyük tesiri ile Alman yetkililer savaş esirlerini milliyetlerine göre ayırmak üzere ayrıntılı ve kapsamlı çalışmalara başlamışlardır. Bu çalışmalar için özel komisyonlar kurulacak, ayırma operasyonu Von Mende'nin de mensubu bulunduğu Şark Bakanlığı denetiminde ve nezaretinde yapılacaktır. Bir süre sonra, Türkistanlı savaş esirlerini ayırma işlemlerini yürütmek üzere Veli Kayyum Han ve Mustafa Çokay, Almanlar tarafından Berlin'e getirtilecekti. Veli Kayyum Han, Berlin'de bulunduğu sırada Von Mende ile görüşmüştür. Von Mende, Veli Kayyum Han'dan Mustafa Çokay'ı aramasını ister. Kendisine, Mustafa Çokay'dan radyo ve gazetede propaganda faaliyetlerinde yararlanmak istediğini söyler.Ne amaçla Berlin'e getirildiklerini bilmeyen Veli Kayyum Han ve Mustafa Çokay 1941 sonuna kadar Almanların Türkistanlı savaş esirlerinden birlikler oluşturma tasarılarından haberdar olmayacaktır Veli Kayyum Han ile Çokay Berlin’e gelip Almanlarla birlikte çalışmaya başladıktan kısa süre sonra, planlanan savaş esiri komisyonlarının kurulması çalışmalarına başlanmıştır. İkisinin bir arada çalışmalarına katıldıkları ilk komisyonun başkanı bir SA komutanı olan Paul Otto von Geibel'dir ve bu nedenle komisyon, “Geibel Komisyonu” olarak anılır. Almanlar komisyonlarda çalışmak üzere İdil-Ural Tatarı Ahmet Temir, Azerbaycanlı Mehmet Togay ve Kuzey Kafkasyalı Alihan Kantemir'i de çağırmışlardr. 26 Ağustos 1941 tarihinde, Kayyum Han ve Çokay'ın dâhil olduğu komisyon ilk olarak Oerbke ve Bergen-Belsen kamplarına gidecektir. Geibel Komisyonu Eylül 1941'de Thorn, Prostken, Sudauen, Schirwindt, Metziken, Pogegen" ve Ebenrodes kamplarını ziyaret eder. Ebenrode'yi ziyaret eden komisyon içinde Binbaşı Mayer-Mader de bulunmaktadır. Hatta burada kendisi, Türkistanlı savas esirlerine hitaben bir konuşma da yapmıştır. Mayer-Mader, sonraki bir tarihte Alman Ordusunda yer alan ilk Türkistan birliklerinin komutanı olacaktır. Ekim 1941'de Alman Silahlı Kuvvetleri Yurtdışı/İstihbarat Hizmetleri Dairesi, İkinci Kısım (Abteimaksatlı birliklerini kurmaya başlamıştır. Ayrıntılar için ilerleyen palung II des Amtes Ausland/Abwehr im OKW) İsakcan Narzikuľun aktardığına göre, Mayer-Mader Türkistanlı esirlere Almanca olarak “Türkistan halkının Rus diktatoryası altında "ezildiğini bildiğini" söyledi. Mayer Mader kendisinin hayatlarını onlara “daha iyi imkânlar” sağlayarak düzeltmek için çalıştığını ifade etti. Daha sonra aynı cümleleri Özbekçe tekrar etti. Mayer Mader'in ardından Veli Kayyum Han bir konuşma yaparak, Türkistanlı esirlere çok yakında “bazı haberler vereceği” sözünü verdi. Bkz: Crane Komisyon, üçüncü ziyaretini Polonya ve Ukrayna'daki esir kamplarina gerçekleştirir. Bu kamplar Lemberg, Jaroslau, Kochánov, Debasi ve Samošø kamplarıdır. Ziyaretler sırasında Çokay ve Kayyum Han yetkililerden Türkistanlıların esaretine son vermelerini ve onları Alman hizmetinde çalıştırmalarını talep etmişlerờir. Geibel Komisyonu daha sonra, öncekinden biraz farklı bir kadro ile Częstochowa esir kampını ziyaret eder. Bu komisyonda da Türkistanlıları temsilen Veli Kayyum Han ve Mustafa Çokay bulunmaktadır. Bu kampı ziyaretleri esnasında, komisyondakiler kampta görülen tifüs salgını nedeniyle karantinaya alınırlar. Kasım 1941 sonuna gelindiğinde, on beş Alman savaş esiri kampındaki Sovyet vatandaşları yukarıda bahsedilen komisyonların süratli ve yoğun çalışmaları sayesinde milliyetleri, yaşları, meslekleri, eğitimleri ve Kızıl Ordu'daki eski rütbelerine göre sınıflandırılmıştır. Bu tarihten sonra da sınıflandırma işlemi süratle devam edecektir. Savaş esirlerini sınıflandırmak üzere bu komisyonlar gibi yaklaşık otuz komisyonun çalıştığı bilinmektedir. İlk aşamada kurulan ve farklı milletlerden üyeleri olduğu bilinen bu “karma nitelikli” komisyonlarda ise toplam beş yüz ila altı yüz kişi çalışmıştır. Komisyon üyeleri, Kızıl Ordu'ya karşı savaşmaya "uygun görünen" askerleri değerlendirerek seçmek ile görevlendirilmişti. Türkistanlı savaş esirleri arasından seçilenler, “ilk aşamada” uygunlukları açısından Mayer-Mader veya diğer subayların onayına sunulacaklardı. Karakter olarak uygun, ancak yeterince sağlıklı olmayanlar mümkünse Alman Ordusunun hizmetinde cephe gerisinde askerî nitelikli olmayan ve çatışmalarda yer almayacakları işlerde çalışmak üzere gönderileceklerdi. Diğer taraftan komisyonlar tarafından yapılan değerlendirmeler ile "siyaseten güvenilmez” olarak sınıflandırılanlar, savaş esiri kamplarına geri gönderileceklerdi. Almanlar, bunları ne Kızıl Ordu'ya karşı yapılan muharebelerde kullanmak, ne de ordu hizmetinde çalıştırmak istiyorlardı. Siyasî görüş olarak Stalin rejimine veya Bolşevizm'e karşı olmadığı anlaşılan savaş esirleri,kampların zorlu şartlarında kalmaya devam etmek durumundaydılar.İlk başlarda kurulan ve birçok farklı milletten üyeleri olan karma nitelikli komisyonların zaman içinde yerlerini “milli savaş esiri komisyonları”na bıraktığı anlaşılmaktadır. Kendilerine verilen talimatlar doğrultusunda bu millî komisyonlar, Almanların elinde esir bulunan sabık Kızıl Ordu askerlerini milliyetlerine göre sınıflandırıyordu. Üyeleri çoğunlukla savaş esirlerinin mensubu olduğu milletlerden gelen bu millî savaş esiri komisyonları, savas esirlerine Stalin'e karşı savaşmayı mı, yoksa bunun yerine çalışmayı mı tercih ettiklerini soruyorlardı. Almanların elindeki Sovyet savaş esirlerinin sınıflandırma ölçütü, sadece milliyet değildi. Almanlar, görece daha eğitimli olanlar ile daha önce Kızıl Ordu'da subay rütbesini haiz olanları da diğer savaş esirlerinden ayırıyorlardı. Örneğin, Ebenrode’yi ziyareti sırasında Veli Kayyum Han savaş esirlerine içlerinde üniversite mezunu olup olmadığını sormuştu. Burada yaklaşık bir düzine savaş esiri el kaldırmıştı. Bunlara yeni kıyafetler verilerek Luckenwalde yakınlarında bir kampa nakilleri sağlandı. Bu kamp yeni inşa edilmişti. Savaş esirleri müstakil yataklara ve mobilyalara sahip olmuşlardı. Bkz: Crane, s. 90. 70 G. N. Vzvarova, s. 41. Bunlardan temel olarak propaganda faaliyetleri ile Türkistanlıların yayınlarında faydalanılacaktı. Sınıflandırma işleminin nasıl gerçekleştirildiğine ilişkin bir örnek, Siedlce esir kampından verilebilir. Buradaki Sovyet savaş esirleri Nisan 1942 ortalarında milliyetlerine göre sınıflandırılmıştı. Yöntem olarak, öncelikle Ruslar ve Ukrainler diğer esirlerden ayrıldılar. Daha sonra, Ukrainler de Ruslardan ayrıldı. Kazaklar, Özbekler, Tacikler, Tatarlar, Kırgızlar, Kalmuklar ise birbirlerinden ayrılmadan aynı kışlaya yerleştirildiler ve burada kaldılar.
·
68 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.