Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

İlk 8 sayı boyunca derginin Sahibi ve Yazı İşlerini fiilen Osman Yüksel idare etmiştir. 9. sayı ile birlikte Sahibi ve Müessese Müdürü olarak Osman Yüksel ismi yer alırken, Neşriyat Müdürü Mehmet Altınsoy olmuştur. 10. sayı ile birlikte künyede yeni birim ve isimlere yer verilmiştir. Sahibi ve neşriyat müdürünün yanı sıra derginin idare ve teknik işlerine bakan yeni isimler künyede yer almıştır. Derginin İdare İşlerine Erdoğan Okçu, Teknik İşlerine ise Metin Ören bakmıştır. 11 ve 12. sayıda ise künyede derginin sahibi olarak Osman Yüksel yerine M. Yüksel ismi geçmektedir. 13-14’te yine Osman Yüksel. 15-16. sayıda künyede Teknik ve İdari İşler Müdürü’nün Mehmed Emin Ören olduğu aktarılmıştır. 19-20. sayıda Neşriyat Müdürü olarak Osman Yalın ismi kullanılmıştır ve bu bilgiler son sayıya kadar değişmemiştir. Serdengeçti dergisinin basıldığı yer ve idarehanesi sıkça değişmektedir. Maddi yetersizliklerin yanında derginin sık sık kapatılması ve Osman Yüksel’in cezaevine gönderilmesi bunun en büyük nedenidir. Derginin sık sık idarehane değiştirmesiyle ilgili olarak dergide yer alan “Yerimiz ve İdarehanemiz” başlıklı yazıda yaşanan maddi sorunlar anlatılmakta ve idarehane olarak Osman Yüksel’in yattığı adresi gösterdiği belirtilmektedir. “Gazete veya mecmuanın bir yerinde idarehanenin adresini yazmak zaruridir. Yazmazsak kanun ve onun emrindeki zabıta harekete geçer. Biz de Ankara’da ayrıca bir idarehane tutacak para yok. bu gün böyle bir yer için ayda en az 100 lira vermek lazım. Üçdört, hatta bazen on ayda bir çıkan bir mecmua için böyle bir yer tutmak, bu imkansız! İdarehane olarak bir yer göstermek muhakkak lazım. Biz de yattığımız yeri idarehane gösteriyoruz.” (Serdengeçti: S.9, s.4). Derginin ilk sayısının ilk baskısında idarehane adresi olarak Ankara’da Saraçoğlu Mahallesi, 1. Hane, 8. Daire, Ankara adresi verilmiştir. Bu mahallenin devlet mahallesi olduğunu, eniştesi ve ağabeyi memur oldukları için kendilerine burada bir daire verildiğini anlatan Osman Yüksel, Serdengeçti’nin ilk sayısı çıkınca hem devletin evinde oturup hem de devletin aleyhine yazı yazdığı gerekçesiyle buradan kapı dışarı edildiğini belirtmektedir. Birinci sayının 2. baskısı ve 2. sayının idarehanesi olarak “Çankırı Caddesi Dış Kapı No: 316 Ankara” yazılmıştır. Osman Yüksel, buraya 110 lira hava parası verdiklerini ancak bu defa da bu dairenin başka birisine daha önce kiralanması nedeniyle dolandırıldıklarını, ne parayı geri alabildiklerini ne de daireye yerleşebildiklerini söylemektedir (Serdengeçti: S.9, s.4). 3. sayısında idarehane adresi yine değişen Serdengeçti’nin yeni adresi “Arifbey Mahallesi, Bent Deresi Caddesi, No: 726-7, Ankara” olarak okuyucuya duyurulmuştur. 5. sayıdaki adresi ise “Hisar, Demirfırka Mahallesi, Kadife Sokak, No: 4, Ankara” olmuştur. 8. sayı ile birlikte derginin idarehane adresi, Hamamönü: Kutlu Apartman, No: 209, Ankara olarak yine değişmiştir. 9. sayıda yine idarehane adresi değişmiş ve “Turan Mahallesi, Cingöz Sokağı, No: 15-17, Ankara” olmuştur. 10. sayıdaki adres ise “Fevzi Çakmak Sokağı, No: 15, Kat 4/2, Ankara” olarak verilmiştir. Derginin 11-12-13 ve 14. sayılarında ise idarehane adresi bilgileri bulunmamaktadır. 15’ten başlayarak 33. sayıya kadar derginin idarehane adresi olarak “Denizciler Cad., Küçük Çarşı Hanı, No: 27/3, Ankara” adresi kullanılmıştır. Serdengeçti dergisinin birçok sayısı büyük zorluklar çekilerek basılabilmiştir. Osman Yüksel, günlerce kapı kapı, matbaa matbaa, şehir şehir dolaştığını ancak dergiyi bastıramadığını belirtmektedir (Serdengeçti: S.1, s.9). Serdengeçti’nin basılmasında yaşanan zorlukları; maddi sıkıntılar, matbaaların çıkardığı güçlükler ve hükümetin uyguladığı baskılar olarak değerlendirmek doğru olacaktır. “Bir sefer işimiz Babıali’ye düştü. Serdengeçti’nin altıncı sayısını orada bastıralım demiştik. Matbaalarla bir hayli nefes tükettikten sonra anlaştık. Bir yerde dizilip bir yerde basılacaktı. Dizen dizdi. Fakat mecmua tam basılacağı sırada yukarıdan bir emir: Basma!.. Düşüverdik Babıali’ye… Elimizde kurşun sayfaları. Bir yerle daha anlaşıldı. Artık basılacaktı. Kağıtları getirdik. Bir de ne görelim. Kağıtlar da noksan. Her toptan 30-40 tanesini çekip çıkarmışlar. Bu ikinci dert. Üçüncü ve çok mühimi, bizim mecmualar vilayet kapısında Kamil isminde bir bayide idi. Tam 2200 mecmua. Hapishaneye düştüğümüz için takip edememiştik. Adama gittik. Mecmuaların hesabını istedik. Güldü, iki-üç sene sonra bana hesap mı soruyorsun dedi. Biz ısrar edince bu sefer sertleşti… Herifi biraz daha sıkıştırsak hiç almadım deyip çıkacak… Bizim arkadaşlar da herife mecmuayı verirken bir kağıt, bir vesika almamışlar. Hüsnü niyetimize, doğruluğumuza kurban gittik” (Serdengeçti: S.7, s.15). Serdengeçti dergisinin 33 sayısı Ankara, İstanbul, Eskişehir ve Konya olmak üzere bu şehirlerde farklı matbaalarda basılmıştır. Serdengeçti’nin her sayısının baskısında ayrı bir zorluk yaşanmıştır. Derginin 6. sayısının basılmasında hükümet engeliyle karşılaşan Osman Yüksel, 8. sayıyı da İstanbul’da çıkarmak için gerekli hazırlıkları yapmış ancak bu defa da kağıtları matbaaya getirdikten sonra ve parasının yarısını vermesine, matbaacının numuneleri görmesine rağmen yazının çok olmasından dolayı caydığını ve aldığı paranın da üstüne yattığını, bunun üzerine kağıtları başka bir matbaaya taşıdıklarını anlatmaktadır (Serdengeçti: S.8, s.14). Derginin muntazaman çıkmamasının bir nedenin de kağıt bulamaması, karaborsadan kağıt alması olduğunu anlatan Osman Yüksel, bunun yanında matbaaların da pahalı olduğunu özellikle de Serdengeçti’yi naz yaparak bastıklarına dikkat çekmektedir (Serdengeçti: S.5, s.15). İlk iki sayısı Eskişehir Sesışık Matbaası’nda basılan derginin üçüncü sayısı Konya Ülkü Basımevi’nde, 10 sayı İstanbul’da Gün Matbaası’nda, diğer sayılar ise Ankara’da Yeni, Yıldız, Ayyıldız, İstiklal ve Sakarya Matbaalarında basılmıştır. Işıl, Alkaya ve Şaka Matbaası olarak geçen 3 sayıda ise şehir ismi verilmezken, 2 sayıda da basıldığı yer belirtilmemiştir. Serdengeçti dergisi ağırlıklı olarak Ankara’da basılmıştır. Konya’da ise Osman Yüksel’in burada tutuklu bulunmasından dolayı basılmıştır. Fiyatı, Tirajı ve Gelir Kaynakları Serdengeçti dergisinin ilk çıkış fiyatı 30 kuruş olarak belirlenmiştir. Uzun yıllar bu fiyat üzerinden satışı yapılan dergide abonelik sisteminin olduğu da “Abonelik Şartları” bölümünün bulunmasından anlaşılmaktadır. Altı aylığı 150, yıllığı ise 300 kuruş olan dergiye abone olmak isteyenlerin, abone parası yerine posta pulu da gönderebilecekleri ifade edilmektedir. Bu abonelik fiyatı derginin ayda bir çıkacağı gözönünde tutularak belirlenmiştir. Bazen beş ayda, bazen yılda ve bazen de 4 yılda bir ancak çıkabilen derginin abonelik sistemi 5. sayıdan itibaren sayıya göre değiştirilmiş ve 6 sayısı 150, 12 sayısı ise 300 kuruş olmuştur. Dergide 9. sayı ile birlikte de yabancı memleketler için abonelik fiyatı yer almaktadır. Serdengeçti dergisi yabancı memleketler için 6 sayısı 200, 12 sayısı ise 400 kuruş olarak satılmaktadır. 21. sayıdan itibaren derginin fiyatı değişmiştir. 1952 yılında çıkan 19-20. sayısından sonra 21. sayı ancak 1956 yılında çıkabilmiştir. Tabi 4 yıllık süreç içerisinde kağıt fiyatları da artmıştır. Bu da Serdengeçti’yi ister istemez etkilemiştir. 21. sayıdan itibaren Serdengeçti’nin fiyatı 50 kuruş olmuştur. Fiyat artışı ile ilgili olarak okuyucu ve aboneler bilgilendirilmiştir. Kağıt fiyatlarının eskisine nazaran 5 misli, matbaa masrafları, baskı ve dizginin ise 3 misline çıktığı anımsatılarak, kağıt dahi bulunamadığına, bulunsa dahi alınamadığına dikkat çekilmiştir ve okuyucunun dergisine sahip çıkması istenmiştir. Ayrıca pazarda satılan marulun dahi dergi kadar yaprağı olmamasına rağmen 80 kuruş olduğuna işaret edilerek, “Tek yüzlü hakikatin meydana çıkabilmesi için bile bu iki yüzlü kahrolası paraya ihtiyaç var” denilmektedir. 28. sayıdan itibaren derginin fiyatı 75, 30. sayıdan itibaren de 100 kuruşa yükselmiştir. 100 kuruşa çıkmasının nedeni ise derginin gazete kağıdı yerine kalın kitap kağıdına basılması olarak gösterilmiştir. Son olarak 33. sayıda fiyat 125 kuruş olmuştur. 13. sayıda haftalık olarak çıkarılacak olan Bağrıyanık gazetesi ile birlikte Serdengeçti’nin fiyatı verilmektedir. Buna göre Bağrıyanık’la birlikte Serdengeçti’nin yıllık abone bedeli 8, 6 aylığı ise 4 lira olarak belirlenmiştir. Serdengeçti dergisinin net tirajı konusunda herhangi bir bilgiye ulaşılamamasına rağmen, ülke genelinde yüzlerce bayiye gönderilen dergide yer verilen “Bayiler Resmigeçidi” yazısından anlaşılmaktadır. İlk sayılarda sadece İstanbul’da bir bayiye 2200 adet mecmua verildiği bilgisi ise dergide anlatılmaktadır. Hatta bu bayinin 2200 mecmuanın parası olan 550 lirayı vermediği de belirtilmektedir (Serdengeçti: S.7, s.15). 6. sayı ile birlikte derginin hemen her yerde sürümünün arttığı, yüzde 20’den yüzde 600-700’lere kadar yükseldiği belirtilmektedir. 8. sayıda ise bayilere yönelik duyuruda ‘bu mecmuayı okuyan 40000 kişinin huzurunda Serdengeçtice söz veriyorum’ ifadesi tirajıyla ilgili kesin olmamakla birlikte önemli bir bilgi özelliği taşımaktadır. Başka bir yazıda ise arkadaşı Osman Yüksel’e ‘oğlum 40-50 bin basıyormuşsun, bizi yanına aylıklı avukat al’ ifadeleri aktarılmaktadır (Serdengeçti: S.9, s.12). Bu ifadelerden hareketle Serdengeçti’nin ilk sayılarda ortalama 40-50 bin civarında basıldığını söylemek mümkündür. Derginin 22. sayısında ise “Mecmuamız bir zamanlar Türkiye’de sürümü en çok, tesir sahası en geniş olan mecmua idi. Bazı sayılarını tekrar tekrar bastığımız halde mecmua yetiştiremiyorduk. Bu on yıl içinde 480 bin adet mecmua, 50 bin gazete (Bağrıyanık tek bir sayı çıkabildi), 25 bin broşür, 18 bin kitap neşrettik” denilmektedir. 27. sayıda ise 875 bin mecmua, 40 bin gazete (Bağrıyanık), 101 bin kitap neşredildiği okuyucuya aktarılmaktadır. Bazı okurların Serdengeçti muntazaman çıkacaksa abone olacaklarını ifade eden mektuplar göndermeleri üzerine Osman Yüksel, bunu çok defa işittiklerini ancak ne olacağını bir tek Allah’ın bildiğini belirterek, kendilerinde kimsenin bir meteliği kalmayacağını, mecmua ile ödeyemezlerse çıkaracakları kitaplarla ödeyeceklerini, onun için okurların abone olmasını istemektedir. Bayilere gönderilen dergilerden satılamayanlar ise 10. sayıya kadar bekletilerek ondan sonra gönderilmesi istenmiştir. Ayrıca bazı sayılarla birlikte Osman Yüksel’in Türklüğün Perişan Hali ve Bir Nesli Nasıl Mahvettiler? kitaplarının formaları bayilere gönderilmiş, dergi ile birlikte ücretsiz dağıtılması istenmiştir. Dergi sadece satışından elde edilen gelirle ayakta durduğu için her sayısında bayilere yönelik duyuru bulunmaktadır. Bu duyurularda bayilerin geçmiş sayıların paralarını göndermeleri istenmektedir. “Bizim en zayıf tarafımız madde tarafımızdır” denilen bir duyuruda 5 kuruşun bile derginin çıkmasında büyük etken olduğu bayilerin dikkatine sunulmaktadır. Geçmiş sayılardan geriye kalan dergilerin almak isteyen okuyucular için duyuruları zaman zaman yapılmaktadır. Bu duyurulara göre derginin 1. sayısı 3. defa basılmıştır ve kalmamıştır. 4 ve 5. sayı da sonradan birlikte beraber basılmıştır. Reklam ve ilan almayan Serdengeçti dergisi, bunu künyesinde de zaman zaman açıklamıştır. Derginin tek geliri satışından elde edilen para olmuştur. Bu paranın da çoğu kez bayiler tarafından gönderilmediği yapılan duyurulardan ortaya çıkmaktadır. Satışının dışında derginin hiçbir yerden geliri olmadığını Osman Yüksel şu sözlerle ifade etmektedir: “Türlü menfaatler için resmi dairelerin eşiklerini aşındıran veyahut Müslüman zenginlerden, şuradan, buradan mukaddesat vergisi tarhedenlerden de değiliz. Şimdiye kadar da buna ne tenezzül ettik, ne de ederiz… Sen dönmesin, sen masonsun gibi şantajlarla, mücahitlik şantajcılığı yapıp şundan bundan para sızdıranlardan da değiliz” (Serdengeçti: S.27, s.7). Derginin yeni sayısının da eski sayının satışından elde edilen gelirle çıktığı belirtilmektedir. Bununla birlikte Serdengeçti dergisi çoğaltılarak eski fiyat üzerinden isteyen bayi ve okurlara gönderilmektedir. Birinci sayının düşünüldüğünden de fazla rağbet görmesi üzerine ikinci baskıyı yaptıklarını yazısında aktaran Osman Yüksel, “Aynı sayıyı tekrar tekrar basıyoruz. Para dersen hiç. Herkes kendi istediği gibi basıyor satıyor. Kim arar kim sorar” demektedir (Serdengeçti: S.5, s.7). Derginin baskı ihtiyaçlarının dahi karşılanamadığı her sayının sonunda yapılan duyurulardan anlaşılmaktadır. Daha ikinci sayıda “Bayiler Dikkat!” başlığıyla şöyle denilmektedir: “Serdengeçti satılır satılmaz parasını hemen ve derhal gönderin. İkincisi gelsin, üçüncüsü gelsin de o zaman göndeririz gibi düşüncelerle geciktirmeyin. Çünkü Serdengeçtiler paradan yana berbat vaziyettedirler. Allah ve okuyucularımızdan başka dayandığımız bir yer yok. Birinci sayının parasını alamazsak ikinci sayıyı, ikincisininkini alamazsak üçünçü sayıyı bastıramayız. Kağıt fiyatları CHP’nin sayesinde günden güne yükselmektedir” (Serdengeçti: S.2, s.16). CHP döneminde olduğu gibi DP döneminde de büyük kağıt sıkıntısı yaşayan Serdengeçti dergisinin haksızlığa uğradığı ifade edilmektedir. Osman Yüksel, 2 senedir kağıt peşinde olmasına rağmen bir türlü sonuç alamadığını, 250 adet basılan gazete ve dergilerin ise 20 bin göstererek kağıt aldıklarını, kilosu 117 kuruşa devletten alınan kağıdın 350 kuruşa satıldığına dikkat çekerek uğradığı haksızlığı gözler önüne sermektedir. Serdengeçti dergisinin kağıt yüzünden çıkamadığını söyleyen Osman Yüksel, son müracaatına rağmen yine kâğıt alamaması durumunda ibreti alem için dergiyi derilere bastıracağını mizahi bir şekilde belirtmektedir (Serdengeçti: S.24, s.10). İkinci sayısında Serdengeçti dergisinin bayilerden, zamanın parasıyla ciddi bir miktar olan 65 bin TL gibi yüksek bir meblağ alacağı bulunmaktadır (Yılmaz, 2001: 98). Serdengeçti dergisinin dosdoğru yürüdüğünden dolayı daha büyük müşküllerle karşı karşıya kalacağı okuyucuya anlatılarak, derginin fiyatının da diğer dergilere göre düşük olduğu, maksadın para kazanmak değil halkın, hakikatin sesini vatanın her köşesine duyurmak olduğu vurgulanmaktadır. Abone ve bayilere derginin maliyet fiyatı olan 25 kuruşa verildiği de bu yazıda ifade edilmektedir. İlk 5 sayıda bayilere bırakılan 5 kuruşluk kar payı 6. sayı ile birlikte 6 kuruşa çıkartılmıştır. Ama bu sefer havale hesapları bayilere bırakılmıştır. 3. sayıda ise defalarca gönderilen mektuplara rağmen bazı bayilerin Serdengeçtilerin parasını göndermediği duyurularak, ‘onlar bizim hesapları yine görmezlerse, biz onların hesabını görüvereceğiz’ denilmektedir. Ve gelecek sayıdan itibaren bayilerin isimlerini aynen ilan edileceği de duyurularak, “Biz Amerika’dan yardım mı görüyoruz yoksa CHP’nin kesesinden mi geçiniyoruz? Çok rica ediyoruz, ya parayı ya mecmuaları…” denilmektedir (Serdengeçti: S.3, s.16). 28. sayıda ise artık bayilere verilen müddetin dolduğu borçlarını ödemeyen bayilerin dergide ilan edileceği, gerekirse hiçbir masraftan kaçınılmadan mahkemeye verileceği belirtilmektedir. Bu durum derginin ekonomik durumunun kötüye gittiğinin bir işareti olarak kabul edilebilir. Ayrıca bazı bayilerin fatura istemesi üzerine dergide, “Ne kadar gönderdiğimiz kaça verdiğimiz belli. Bu türlü işler tek başına yardımsız, yardımcısız olduğumuzdan bizi yoruyor. Hangi birine yetişelim” deyilerek konuya açıklık getirilmiştir (Serdengeçti: S.5, s.16). Yaşanan kağıt buhranı yüzünden hemen hemen bütün gazete ve mecmualar fiyatlarını yarı yarıya yükseltirken, ilan almamasına ve bayilerden doğru dürüst para gelmemesine rağmen Serdengeçti fiyatında o dönem sadece bir kez değişikliğe gitmiştir. Yeğeni Aydın Yüksel, Osman Yüksel’in Serdengeçti dergisini çok defa el arabasına doldurarak postaneye getirip buradan bayilere gönderdiğini anlatmaktadır.
·
251 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.