Henüz İzmir'e yerleşeli bir yıl olmadan Reşit Beyi Sivas'a tayin etmiştiler. Anne ile babanın bu ikiz hüznüne ansızın bir hıçkırık karıştı: Küçük oğulları, gözyaşlarının ıslattığı kesik seslerle ağlıyordu:
- Ben... Ben İzmir'den ayrılmam!
Yoksa o çocuk ruh, otuz yıl sonra uğrayacağı müthiş ayrılığı şuuraltı dünyasının gizli antenleri ile o günden mi sezmişti?