Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

"Öteki uygar ülkelerde geçerli olduğu üzere dinin devlet işlerinden ayrılması ilkesinin kabul ve ilan edilmiş olması ve bunun eklentisi olarak tüm yasaların sırf laik esaslara göre düzenlenip konulmasının kararlaştırılmış olması nedeniyle Musevilere ilişkin aile hukuku ve kişisel hükümlerin durumunun saptanması noktasından meydana gelen yeni durum üzerine düşünce alışverişi amacıyla bu defa Hahambaşı Efendinin başkanlığında olarak ruhani, cismani ve genel meclisleri üyeleriyle cemaatin öteki ileri gelenlerinden oluşan Hahamhanede olağanüstü olarak yapılan toplantıda kararlaştırılan aşağıdaki hususları Cumhuriyetimizin yüce Hükümetine sunmayı bir ödev sayarız. Lozan Antlaşması'nın 42. maddesi gereğince azınlıkların örf ve adetlerine dayalı hükümlerin bir komisyon aracılığıyla saptanacağı yazılmış ise de, adı geçen antlaşmanın imzalanması sırasında Türkiye'de geçerli ve sadece İslam dini esaslarından alınmış bulunan kişi ve aileye ilişkin hükümlerin Müslüman olmayan azınlıklara uygulanması doğru olamayacağı ulusal hükümetimizce göz önüne alınarak azınlıklardan her biri hakkında özel hükümler konulup uygulanması uygun görülüp kabul edilmişti. Hâlbuki sonradan dinin dünya işlerinden tamamen ayrılmasının sonucu olarak, ayrımsız tüm kanunların dini görüş ve düşüncelerden soyutlanmış, ve sırf ülke gereksinimlerine ve var olan yasaların gelişmesi amacıyla konulmakta olmasına bakarak Musevilere özgü olarak aile hukukuna ilişkin hükümler konmasına gerek ve yer kalmamış ve aksine bu yolda ayrıcalıklı hükümler konması Musevilerin laik esaslara dayalı kişi hukukunun yararlarından yoksun kalmalarına neden olacağı saptanmıştır. Esasen deneyim ve tarihin tanıklığıyla da kesin olduğu üzere Museviler bulundukları memleketlerin uygar ve toplumsal devrimlerine kayıtsız kalmak şöyle dursun, aksine daima yapıcı ve etkili olmuşlardır. Bundan başka bugün Türkiye Cumhuriyeti'nin genel ve siyasal düzeni dinin dünya işlerinden tamamen ayrılması ilkesine dayandığına göre, kendilerini öteden beri bu vatanın haklı olarak öz evladından sayan Museviler, işbu ilkeyle uzlaştırılma olanağı bulunmayan belirtilen ayrıcalık hükümlerinin haklarında uygulanmasında vatandaşlığın gereğiyle de uzlaşabilir. Özellikle hemen düzenlenen kişisel yasaların uygar ülkelerde geçerli olan esaslardan toplumsal ve kişisel gereksinmelerimizden esinlenmiş olacağına göre Türkiye'de yaşayan tüm Türklerin ve bu arada Türk Musevilerin de kişisel ve toplumsal gereksinimlerini tamamen karşılayacağından kuşku yoktur. Kaldı ki evlenme ve boşanmaya ilişkin konularda dini duygularını tatmin etmek isteyecek olan Museviler Avrupa'da ve Amerika'da olduğu üzere anayasanın sağladığı vicdan özgürlüğü kuralına sığınarak Hükümetin yayınlayacağı laik yasa hükümleri gereğince işlem yaptıktan sonra, dini makamları olan Hahambaşılığa başvurarak dini törenlerini yaptırmalarına engel yasa bulunamayacağı açıktır. Buna göre belirtilen nedenler göz önüne alınarak Türk Musevilerin öteki toplumsal hususlarda olduğu gibi aile hukuku ve kişisel hükümler alanında da Cumhuriyet Hükümetinin yayınlayacağı laik yasaların hükümlerinden yararlandırılmaları isteği ve dileklerini, bu vesileyle de Cumhuriyet Hükümetimize karşı eksilmeyecek duygu ve teşekkürlerini sunarız. 15 Eylül 1925 (1341 Rumi)
Sayfa 70 - Gözlem YayınlarıKitabı okudu
·
54 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.