Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Ahmet Ümitin ve .. Okuma..
Kadim kitaplarla ilk tanışıklığım babam sayesinde olmuştu. Nur içinde yatsın babam, dindar bir adamdı. İnançlı ama fanatik olmayan bir Müslüman. Babam, oğlunu da kendisi gibi bir Müslüman olarak yetiştirmek için ramazan aylarında beni camiye götürürdü. Camideki ibadetin en sevdiğim bölümü vaaz bölümüydü; özellikle de hikâye anlatılan kısımlar. Âdem'le Havva'nın cennetten kovulması, Nuh Peygamber'in gemisi, Musa Peygamber'in Kı-zıldeniz'i asasıyla yarması, Muhammed Peygamber'in hicret sırasında bir mağaraya sığınması, mağaranın ağzının anında bir örümcek ağıyla örülmesi, daha yüzlerce birbirinden ilginç ve öğretici hikâye. Hayat konusundaki ilk derslerim bunlar olmuştu. Ama tuhaf olan, bu hikâyelerin tam olarak hangi kitaplarda yer aldığını bile bilmememdi. Tevrat, Zebur, İncil, Kuran acaba hangisinde? Bilmezdim, ama bu hikâyelere bayılırdım. Sonra ilkokula başladım, sonra ortaokul ve muhteşem devrimcilik günleri. Gelsin politik, felsefi, tarihsel metinler. Hem de ne metinler... Platon'un Devlet'inden, Marx'in Kapital'me, Makyavel'in Prens'in-den, Thomas Moore'un Ütopya'sma, çoğunlukla bir şey anlamadığım ama okumakla övündüğüm kitaplar. Ve yeniyetme bir çalımla takındığım, fiyakalı tanntanımazcılık. Camilerdeki vaazlarda öğrendiğim hikâyeleri saçma bulduğum, hatta yeni bilgilerimle eleştirip çöpe attığım bir okuma dönemi; olağanüstü dönemin, olağanüstü okuma programı. Sınırlanmış, belirlenmiş, yönlendirilmiş, sekter bir okuma dönemi. Bu dönemde sekter olmayan tek okuma alanım edebiyattı. Tabii her inanmış devrimci gibi ben de "Kızıl Seri" diye adlandırdığımız Sovyet, Bulgar, Arnavut, Romen yazarlar tarafından kaleme alınan partizan romanlarım sular seller gibi yutuyordum, ama bu arada Balzac'tan Stendhal'a, Dieckens'tan Tolstoy'a edebiyat klasiklerinden de vazgeçmiyordum.
·
138 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.