Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

80 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Uzun yıllar vatanını korumak için çalışan albayın emekli olduğu zamanda hikâye başlar. Albay emekli maaşının bağlanacağını anı beklemektedir. Ama bu maaş emekli olduğunu günden beri baglanamamıştır. Maaşının bağlandığı haberini almak için her cuma şehrin merkezindeki postaneye gidip kendisine resmi bir mektubun gelip gelmediğini kontrol eder. Karısı da kendisi de emekli maaşının bağlanmasını dört gözle beklemektedirler. Nitekim yaşamlarını idame ettirebilmek için bu şarttır. Sürekli evdeki eşyaları satarak yaşamışlar. Bu zamana kadar da hep borç içindedirler ve çoğunlukla da öğün atlamaktadırlar. Ayrıca hikayede askeri diktanın yarattığı sıkı yönetim durumu da vurgulanmaktadır. Saat 23.00 olunca sokağa çıkma yasağını bildiren bir uyarı sesi çalınmaktadır. Hatta öyle ki albay ve karısı kurmalı saatleri durunca saati ayarlamak için sokağa çıkma yasağını başlatan sesi bekler. Ayrıca ekim ayının gelişi ile bunaltıcı havanın ve aşırı yağışların başlamasına vurgu yapılır kitapta. Ayrıca albayın her ekim ayında bağırsak rahatsızlığı yaşaması, karısının da astımının artması tesadüf degil sanırım. Askeri sıkı yönetiminin halk için yarattığı olumsuz atmosferi çizmiş sanki yazar okurlar için. Hikâyede albayın horoz besleyip onu dövüşe hazırlayan oğlunun dövüşler sırasında bildiri dağıtırken yine bir asker tarafından vurularak acı şekilde öldürüldüğünü okuyoruz. Albay ve karısı evlat acısı yaşadıklarını "Biz de oğlumuzun yetimleriyiz." diye vurgulamaktadır. Hikâyede albay sokağa çıkma yasaklarının başladığı sırada eve yetisme cabasindaykrn bir askerle burun buruna gelir, askerin silahı kendisine doğrultusunda anda oglumu vuran asker bu muydu acaba diye de düşünür. Ayrıca albay ve karısı kendi karınlarını zar zor doyururken bir de bakmakla yükümlü oldukları horoz onlara evlatlarından miras gibi kalır. Albay horoza sahip çıkar fakat karısı onu satması konusunda albaya baskı yapar. Albay sonunda mutfak masrafını karşılayamadıklarını  ve  kıyafete paralarının tükendiğini, borç bile alamadıklarını idrak eder ve karısının ısrarlarıyla horozu yakın dostu ve ülkenin en zenginlerinden olan Sabas'a satmaya karar verir. Karısı Sabas'in aşırı zenginligini vurgulayan sozler söyler ve albayın gereksiz gurur yaptığını, bunun da karın doyurmadığını söyler. Bunun üzerine albay da arkadaşının zengin olduğunu ama aynı zamanda şeker hastası olduğu, yakında öleceğini söyler karısına. Karısı da 'Fakirler de ölür.' diyerek albayın onurlu duruşunu küçümser bir nevi. Albay horozu 450 pesoya arkasina satar. Sabasin doktoru albayın uyarır. Horozu sizden ucuza alıp iki katına başkasına satacak, buna izin vermeyin. Bu horoz 900 pesodan fazla eder diyerek albayın uyarır. Albayin kafası karisir ama arkadaşından da bir miktar kapora almıştır. Sonra albay biraz daha düşününce horozu sahip çıkmaya karar verir ve satmaktan vazgeçer. Ellerindeki kalan eşyaları satip aldığı kaporayi geri vermeyi planlar. Karısı karşı çıkmaya çalışsa da albay kararlıdır iki ay sonra yapılacak horoz dövüşlerine horozu hazırlamayı planlar. İki ay daha dayanıp sonrasında elde edecekleri parayı karısına hayal ettirmeye çalışır ancak karısı şimdiyi düşünmektedir. Albay da oldukça net ve kararlıdır bu konuda horozu satmaz.
Albaya Mektup Yok
Albaya Mektup YokGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 20208,4bin okunma
·
47 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.