Gönderi

196 syf.
7/10 puan verdi
·
18 günde okudu
"ℤ𝕒𝕥𝕖𝕟 𝕓𝕚𝕣 𝕪𝕖𝕣𝕕𝕖 𝕜ö𝕥ü𝕝ü𝕜 𝕧𝕒𝕣𝕤𝕒, 𝕠𝕣𝕒𝕕𝕒𝕜𝕚 𝕙𝕖𝕣𝕜𝕖𝕤 𝕓𝕚𝕣𝕒𝕫 𝕤𝕦ç𝕝𝕦𝕕𝕦𝕣." "Son Ada", Zülfi Livaneli'den okuduğum 2. kitap oldu. İlki "Huzursuzluk"tu, iyi bir kitap olsa da bayıla bayıla okumamıştım yine de yazara yapılan övgüler doğrultusunda belki de "Kardeşimin Hikayesi" ya da "Serenad" okumayarak bir hataya da düşerek bu kitabı okudum. Ve ne yazık ki "Huzursuzluk" sevdiğim kadar bile sevemedim. Öncelikle "Son Ada" genel anlamda siyasi gönderme ve mesajlarla dolu kısa bir roman diyebilirim. Neredeyse hiçbirinün adını bilmediğimiz, sadece belli özellik ve mesleklerine göre adlandırılan birkaç belli başlı temsili karaktere ev sahipliği yapıyor. Ki bu olayları eminim detaylıca açıklayan incelemeler de vardır. Bu yüzden kısaca konusundan bahsedecek olursam: Bir adamın aldığı bir adaya yerleşen 40 aile varmış. 40 evde yaşıyorlar ve bir gün birinde oturan adam ölüyor. Oğlu da adada yaşamayacağı için evi satıyor. Sattığı kişi de diktatörlüğüyle bilinen eski Başkan. Cennetten fırlama manzaralara ev sahipliği yapan, dertsiz tasasız ve mutlu insanların adası; Başkan'ın gelişi ve 40 evlik adada yönetimi ele almasıyla değişiyor. Zaten anlatıcımız da bu bilgileri bize daha ilk başlarda veriyor. Aslında çok merak ederek ve ilgiyle başladığım bu kitap elimde sürüklendi de sürüklendi. Ne anlatımı beni sardı ne de kurgusu ne yazık ki. Verilmek istenen mesajlar çok güzel olsa da uygulanma yöntemleri pek içime sinmedi. Çünkü olayların %80'i martılar üzerinden geçiyor. Yanlış duymadınız -okumadınız- martılar. Martılar bize zarar veriyor, adada gereksiz yer kaplıyorlar, martıları öldürelim, martıların ekolojik dengesi, martı gitti, martı geldi... Ada halkına söz geçirmeye çalışan bir Başkan, her dediğine kanmaya dünden razı komşular, bir tutam martı vahşeti, zavallı Yazar, sevgili Lara, pısırık anlatıcımız, martılar. Kitaptaki ana şeyler bunlar. Ayrıca kitapta yer yer mantıksız bulduğum şeyler de oldu. Adaya durmadan vapur gelişi, aadanın sahibinin hayrına gibi yaşaması için kimseden para almayışı, işsiz güçsüz insanların şarap içip güneşlenmek dışında bir şey yapmadan hayatını idame ettirebilmesi, böyle bir adadan dış dünyanın pek de haberi olmaması, "koyun olmayın" mesajının iyice abartılıp adalıların aptal yerine konması, koskoca ülke yönetmiş bir adamın toplasan 100 nüfusu anca olacak olan adada kendini hakim güç yapmak için çabalayışı gibi. Dildeki sadelik ve anlatım belki daha doğru bir zamanda okusaydım da daha çok hoşuma giderdi ama onları da pek sevemeyince olmadı. Yine de çok kötü diyemeyeceğim bir kitap olduğundan içimden 6 vermek gelmedi de 6,5'tan 7 verdim. Ayrıca aklıma gelmişken kitap boyunca şaşırtıcı hiçbir şeyin olmaması da beni sıkmış olabilir. Başından sonuna her şey belliydi ve dahası bu tarz kendini belli eden kitaplarda ortada yapılan atakların da olmayışıydı. Ayrıca anlatıcının durmadan "Tabii ben yazar değilim, sen olsan daha iyi yazardın ama süslü cümleler kullanmayacağım." tarzında konuşması ve "martılar" konusunun dışında çıkıldığı üç beş yerde de anlatıcının sevgilisinin güzelliğini, zekasını vb. düşünmesi bana tuhaf ve gereksiz geldi. Kısacası yazarı seviyorsanız, genellikle distopyalarda bulunan bu tarz yönetim eleştirileri hoşunuza gidiyorsa, ince bir kitap arıyorsanız bu kitap size göre. Ama en azından lise düzeyinin üstüne daha uygun olabilir daha az sıkması ve anlamlı olması için. Durgun kitaplar, her şeyin belirli olması, hayvanlarla ilgili vahşi sahneler, tek boyutlu bir konu ve kurgu hoşunuza gitmiyorsa pek de önermem...
Son Ada
Son AdaZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 201351,6bin okunma
·
248 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.