10 Kasım'da, Maçka'daki büyük amfide, rektörün isteği üzerine aynen Ankara'daki konuşmayı yaptım. O konuşmanın sonu şöyle biter: "Her toplum kendi yarattığı liderlerin peşinde gelişir. Yani Çin Maoist olabilir. Türkiye'de de yine kendisinin yetiştirdiği bir komünist olabilir ama Mao'nun peşinde Türkiye'de bir şey olmaz! Ulusal bir lider olması lazım. Atatürk gibi bir lider olması gerek" komünistler kızdılar. Çünkü çocuklar akşama kadar, "Marx şöyle dedi, Lenin böyle dedi, Engels böyle yazdı, Stalin böyle yaptı" dedikleri zaman çok hoşlanmazdım. O gün garnizon kumandanı, vali muavini, rektör vb. ön sırada oturduğu 10 Kasım konuşmasında, ben yukarıdaki cümleyi söyleyince öğrenciler kıyameti kopardılar, hatta bir tanesi çıktı, "Biz böyle dönekleri makineli tüfekle 'ta, ta, ta' yok edeceğiz" dedi. Gerilimli bir ortamdı o zamanlar. Salondan çıktık, katılanları bırakmadılar; hocalar dahil hep beraber Taşkışla'ya kadar yürüttüler; etrafa bağıra çağıra! Fakat düşündüğümü söylemem, sonradan benim işime yaradı!