Çok pembe süzgeçten geçmiş bir inceleme olmuş. Başlık çok yerinde ama geri kalanındaki iyimser ve sessiz eleştirel tavır üzülerek söylüyorum midemi bulandırdı. Bir yandan da size hak veriyorum; bizi sessiz, huzursuz, mutsuz ve değil eleştiri fikir belirtmeye bile korkar hale getirdiler. Bu paçavra(kitap demeye dilim varmıyor), okunmaya değer bir şey değil. Bugüne dek karşıt fikirleri okumayı öğrenmeyi hep destekleyen ve kendi hayatımda da uygulayan biri oldum. Ama bardağı taşıran bir damla vardır, bu o işte. Şeyma Subaşı'nın kitabını dahi okurum ama bunu elime almam. Daha adil bir Türkiye eninde sonunda gelecek. Bunlar gittikten sonraki o muhteşem günü, bu ülkenin insanca ve mutlu yaşama hakkı elinden alınan tüm vatandaşları olarak milli şölen günü ilan edeceğiz. Bıraktıkları yıkıntılar yıllarca düzelmeyecek, yıllarca Türkiye'nin ne büyük bir badire atlattığından bahsedilecek. İşte o zaman 'belki yurtdışında daha insanca bir hayat yaşarım' umuduyla doğduğu yeri yurdu terk eden doktor arkadaşlarım da ülkesine geri dönmeyi düşünür. Ha oldu da bunlar seçimde gitmedi, Atatürk'ün kurduğu Türkiye cumhuriyetine dair son umutlarımızı da yitirip Asya'daki barbar kavimlere yahut çöl bedevilerine dönüşeceğiz gittikçe. Ben bunun olmayacağını, sokaktaki en cahil ve garip vatandaşın dahi canına tak ettiğini görüyorum. Daha adil bir Türkiye geldiğinde, o kutlu günde bu incelemeyi tekrar okuyup gülüp geçeriz umarım. :)