Okumanızı "Şiddet" ve "Seks" ile tavsiye ediyorum. Öncelikle şunu belirteyim; kitabı okurken şiddetten ya da fazla pornografik cümlelerden başınız dönebilir, mideniz bulanabilir, korkabilir ya da dehşete kapılabilirsiniz. Marquis De Sade bu eserinde okuyucuyu insanın vahşi doğasının ortasına atıyor. Bu vahşi doğaya yapacağınız yolculuk sizi kasıp kavuruyor. Bunlarla yüzleşince insanı tanıyor ve içinde barındırdıklarına hayret ediyorsunuz. Bazen bazı sahneler beyninizde canlandığında orada yaşanan hazza ve fazlasıyla şiddet içeren seks sahnelerine siz de ortak oluyorsunuz. Tabuların yerle bir edildiği bu kitapta ayrıca tanrı kavramı, yasaların güç ile ilişkisi, toplum düzeni, din ve ahlak kavramları, kadın cinselliği, haz duygusu, eşcinsel öğeler, arzu nesnelerinin insan için önemi, devlet ve sistem eleştirileri, özgürlük, Doğa ve insan ilişkisi ve daha birçok önemli konu Sade'ın dehasıyla ilmek ilmek işleniyor. Tam bir yeraltı edebiyatı üslubuyla yazılmış eser, içinde bol bol felsefeye de yer veriyor. Sade yatak odasının içinden koca bir evrene kadar varıyor bu geniş felsefesinde. Kadına toplumda biçilen seks nesnesi kavramının sınırlarını aşıyor. Bir kadının söz konusu seks olduğunda bedeninde kullanılmadık yerini bırakmıyor. Grup sex, eşcinsel sex, sapkın sex adına bir şey bırakmıyor yatak odasında. Hepsini tek tek deniyor ve seksteki şiddeti ölüme kadar götürüyor. Kitapta en çok dikkatimi çeken şeyse din kisvesi adı altında seksin nasıl belirli bir otoriteye hizmet ettirildiğini bize göstermesi oluyor. Dinin kadın bedeni üzerinden kendini nasıl pazarladığını çok iyi ifade ediyor. Seksi günah sayanların en büyük hazları aslında kendilerine sakladığından bahsediyor. Dinin; seksin çoğu hazlarını yasak sayması ve bunu belirli kurallar çerçevesinde ve kotalı, kurallı, belirli çerçeveler dahilinde ve kesinlikle sınırlı olarak insanlara dikte etmesi üzerine yoğun felsefik sorularla sorgulanması Sade'ın felsefesini eşsiz kılıyor. Aşırı uç fikirlerin aslında Doğadan bünyemize geçtiğini ve sapkınlık diye bir şeyin söz konusu olmadığını savunuyor. Dinlerin despotizmin beşiği olduğunu söylüyor. İffetin ve ar duygusunun aslında sahte olduğunu savunuyor. İnsanın sadece ve sadece kendi çıkarlarına ve hazlarına hizmet ettiğini başkasını asla umursamadığını düşünüyor. Kısacası kitap; insan, doğa, evren ve en çok da evrenin döngüsel temeli olan seks kavramını sorguluyor. Hem de bunu bir yatak odasında her şeyin aşırı sapkınca ve özgürce yaşandığı bir grup seksin ortasında yapıyor. Konuya bir kadının göt deliğinden girip evrenin doğal yasalarından çıkabiliyor. Ya da bir erkeğin erekte olmuş siki genç bir kadının ağzındayken; din ve erdemler üzerine koyu bir sohbet dönebiliyor. Kitabı okuduktan sonra şu söz beynimde yankılanıp durdu; Hiçbir anlamın olmadığı bu hayat bana kişisel hazlarımdan öte ne sunabilir ki? @Caglarts

Yatak Odasında FelsefeMarquis de Sade · Zeplin · 20152,110 okunma

·

324 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.