Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

904 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
27 günde okudu
Merhaba sevgili okur, Dostoyevski’nin hayli hacimli eserlerinden birisi olan Ecinniler’i sonunda bitirdim efenim. Düşündüğümün aksine oldukça sürükleyiciydi ama ben çok yoğun bir dönemimde başlama hatası yaptığım için okumam biraz uzun sürdü. Tarihi ve siyasi alt yapısı sebebiyle ön hazırlıkla okunması gerektiğini düşünüyorum. Ben ön araştırmayla başladım ama dönemi daha derinlemesine bilmiş olsaydım iyi olurdu. Hatta bence kitapta ismi geçen yazar ve eserleri okuduktan sonra okumayı tercih ederdim. Kitap için sosyalizm eleştirisi olduğu söyleniyordu ama bence siyasi anlamda hemen her düşünce eleştiriliyor. Ayrıca inanç ve inançsızlık karşılaştırmalarına hazır olarak okunması gerekiyor. Yer yer Suç ve ceza okurken aldığım tadı aldım. Özellikle son bölümde. En sevdiğim kitaplar arasına giremedi ama bu durum eserin değerinden bir şey kaybettirmez. Puanım: 9/10 Herkese keyifli okumalar olsun efenim… *Alıntılar* * Alışkanlık… Neler yaptırmaz insana! * Her ne kadar bir şeyleri anlamanın önündeki en büyük engel yine kafalarımızsa da, onlar olmadan hiçbir şey yapamayız. * Dost parmağınız, dostum, şu anda bir başka duyarlı noktaya bastı. Bu dost parmakları bazen nasıl da acımasız, hatta nasıl da düşüncesiz olabiliyorlar! * “Dünyayı dize getirmek istiyorsan, önce kendini dize getir!” * Bu küçük “Neden?” kelimesi hanımefendi, daha dünyanın yaratıldığı ilk günden evrene yayılmış bir kelimedir; bütün doğa her an yaratıcısına haykırır durur “Neden?” diye ve yedi bin yıldan bu yana da tek bir yanıt alabilmiş değildir. * İnsan ne kadar zor koşullar altında yaşıyorsa ya da halk ne kadar ezilmiş, bitkin, yokluk içindeyse, o kadar büyük bir inatla cennetle ödüllendirilmeyi bekler; hele bir de bu arada yüz bin papaz, din adamı, vs. bir takım spekülasyonlarla onların bu hayallerini kışkırtıcı çalışmalar yürütürlerse… * Dört yandan başımın etini yediler! Düşmanlar, dostlar, insancıklar… Herkes… Hatta dostlar, düşmanlardan bile çok belki… * Gerçek, dolu dolu bir acı, bazen aklı havada insanı bile -geçici bir süre için de olsa- ciddi, sebatlı bir haline getirebilir. Bu da bir yana, hakiki bir acının bir aptalı bile akıllandırdığı olur, elbette yine bir süreliğine. Acının bir özelliğidir bu. * Düşmanınızdan korkuyorsanız, bu korku, ona olan nefretinizi de yok eder. * Dostum, dedi, gerçek hiçbir zaman gerçeğe benzemez, bilirsiniz değil mi? Onu gerçeğe benzer hâle getirmek için ille de biraz yalan katmak gerekir içine. Herkes hep böyle yapar. * Bilmiyor musunuz ki, insanoğlunun mutluluğa olduğu kadar felaketlere de ihtiyacı vardır! * Niyetim aptal rolü oynamaktı, çünkü kendim olmaktan biraz daha kolaydı bu. Ama aptallıkta aşırılık vardır, aşırılıksa her zaman merak uyandıran bir şeydir… * Susmak evvela büyük yetenek ister… * İnsanoğlu mutlu olduğunu bilmediği için mutsuz; yalnızca bu sebeple mutsuz. Hepsi bu! Her şey bundan ibaret! Bunu öğrenen hemen o anda mutlu olur. * En iyi bildikleri şey ölüm kararı vermektir ve üç buçuk kişinin imzasını basıp mühürlediği emirlerle olur biter her şey. * İnsan yaşamının ikinci yarısının, tümüyle ilk yarısında biriktirilen alışkanlıklardan ibaret olduğu demek doğruymuş. * Bizimkilerin hepsi durmuş, doymaz bir merakla çocuğa bakıyorlardı. Bir yakınının uğradığı talihsizlikte insanı içten içe sevindiren bir yan vardır. * Dostluk dediğiniz yüceltilmiş kavram, gerçekte iki kişinin içlerini, içlerindeki bulaşık sularını karşılıklı birbirlerini dökmelerinden başka bir şey değildir. * Hücre üyelerinden dördünü, beşincisinin kendilerini ihbar edeceğini inandırır ve onların hep birlikte beşinciyi ortadan kaldırmasını sağlarsınız, akıttıkları kanla bu dört kişiyi sımsıkı birbirine bağlamış olursunuz… Artık kölenizdir bunlar, size baş kaldırmak, hesap sormak şöyle dursun, ağızlarını açmaya cesaret edemezler önümüzde. * Tedaviyi kabul etmeyen hastaya siz kağıt üzerinde hangi reçeteyi yazarsanız yazın, tedavi edilemez, ama tedavi yavaşlatacak, savsaklayacak olursanız çürür hasta ve hastalık size de bulaşır; şimdilik hâlâ ümit bağlayabildiğimiz bütün diri, sağlıklı güçleri de çürütür, böylece hep birlikte yıkılır gideriz. * Mümkün olan dünyaların en iyisinde her şey yolunda. * Yirmi beş yıldır kımıltısızca durduğum yerden birden hareket ettim, yürümeye başladım; bu gidişim nereye bilmiyorum; ama artık hareket ettim… * Sizde fazla mutluluk dilemiyorum, fazlası usandırır insanı; ama felaketlerle boğuşmanızı da istemem; yalnızca… “Çok yaşayın!” * Hepimiz mutsuzuz, ama hepsini bağışlamalıyız. Bağışlayalım ve özgür olalım. * Kitap ciltlemek kitaba saygının belirtisidir, yalnızca kitap okumayı sevmenin değil, kitap okumayı bir uğraş kabul etmenin belirtidir. * İnsanla inancı iki ayrı şey gibi sanki. Sanırım onlara karşı epey haksızlık ettiğim oldu! Herkesin bir yanlışı olmuştur, herkes bir haksızlık etmiştir, herkes, herkes!… Ah bunu bir anlasa insanlar! * Bağışlayalım, bağışlayalım, her şeyden önce bağışlayalım… Herkesi, her zaman bağışlayalım… Kendimizin de bağışlanacağımızı umalım. Çünkü herkes, hepimiz tek tek, ötekinin önünde suçluyuz. Herkes suçlu!… * Dünyada en zor şey, yalan söylemeden yaşamak… ve… ve kendi yalanlarına inanmamak… evet evet, bu en zor şey dünyada! * İspiyoncuları da sevmem, psikologları da; en azından ruhuma sızmaya çalışanları, kimseyi ruhuma girmesi için çağırmam, kimseye ihtiyacım yok benim, kendime yeterim ben. * Beni suçlayan yok ve olmayacak, ama ben beni suçluyorum! * Bilerek ya da bilmeyerek herkes günah işler. Bir günah işleyen, o günahı herkese karşı işlemiştir. Böylece herkesin günahında herkesin payı vardır. Günah tek olmaz. * Başkalarının felaketinde her zaman bize hoş gelen bir yan vardır. * Benim istediğim, kendimi bağışlayabilmek; bütün amacım bu benim!
Ecinniler
EcinnilerFyodor Dostoyevski · Türkiye Kültür İş Bankası Yayınları · 20195,5bin okunma
·
175 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.