Şiir hakkında binlerce farklı görüş duyacaksınız. Bazıları buna tamamen kayıtsızdır ve onlar için tamamen anlaşılmaz bir şeydir. Bazı insanlar ise onsuz yaşayamazlar. Şiir, çok somut olmasına, ses ve metin şeklinde var olmasına rağmen, kavranması o kadar kolay değildir, elbette herkesin kendine has bir şiiri vardır mutlaka.
Günümüzde tüm dünyada şiire ilginin giderek azaldığı bir gerçektir. Bu olgunun birçok nedeni vardır ve elbette en büyük nedenlerden biri maddiyattır:
Fiziksel olarak tüketemediğiniz şeyin artık ilgi çekici olmadığı gerçeğidir. Şiirle geçinemezsiniz, giyinemezsiniz, ısınamazsınız, serinleyemezsiniz, tek kelimeyle rahatlık konfor yaratamazsınız, tam tersine: Şiir sizi sürekli olarak yarattığınız rahatlık alanlarından çıkarmaya ve dünyadaki kendi trajik amacınızı gerçekleştirmeye geri getirmeye çalışır.
Tahmin edersiniz ki bu çok zor ve hoş olmayan bir süreçtir çünkü aslında, şiir manevi boşlukta kendimizle konuşma anlamına gelir. Ne yazık ki şiire ilgi duyulmayan bir topluluk için bunlar oldukça gülünç görünebilir.
Öte yandan, insanın egoist özlemlerini yoğunlaştıran ve böylece her birimizi öyle bir yalnızlığa kilitleyen bu tüketimci tutumlardı ki, herhangi bir sesli mesaj bu trajediyi iletmekten acizdi ve şiir yeni biçimler ve araçlar bulma ihtiyacıyla karşı karşıya kaldı, tamamen farklı bir ifade dilleri arayışlar, yaratmaya mecbur kıldı.
Sonuç olarak, şairin kendisinin toplumdaki amacının anlaşılması kökten değişti.
Günümüzde en riskli şiirsel adım Lirik ve Epik şiirler yazmaktır. Çünkü bu yönde o kadar çok şey söylendi ki, sadece Gürcü şiirinde bile öyle şaheserler yazıldı ki, bu yüksekliğe değerli bir şey eklemek gerçekten çok zordur. Dediğimiz gibi, bugün şiirde aşk hakkında yazmak, bu aşkı çağrıştıran kaygan yolda yürümektir ve tüm şairler bu “tehlikeli” boşlukta her yönden ölçülü bir şekilde çok dikkatli hareket etmelidirler.