Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

"Ben hep şunu söylüyorum: 'Dilin fakirleşmesi düşünce pınarının kurumasıdır'. Düşünce dünyamızdaki fakirlik dilimize bir kuruluk, tekdüzelik, yüzeysellik olarak yansıyor. Türkçe gibi, son derece zengin, rûhunu koruyarak kendini her zaman geliştiren, derinleştiren, büyüten, canlı kalan, hayatta kalan dinamik bir dili siz birkaç bin kelimeye indirgediğiniz zaman düşünce ufkunuzu da o kadar daraltıyorsunuz ki aslında artık düşünemez, düşündüğünüzü ifade edemez hâle geliyorsunuz. 'Düşünen canlı insan, düşünen varlık insan' tanımından o kadar uzaklaşıyorsunuz ki; çünkü artık nutkunuzu, onun arkasındaki mantığı, kurguyu, aklı, tefekkürü yitirmeye başlıyorsunuz. Bu neye benziyor biliyor musunuz? (Türkçe gibi meselâ kendi dilimizden bahisle söylüyorum) Böylesine zengin bir dili birkaç bin kelimeye indirgemek demek, yedi notanın beşini atıp ve bütün ara sesleri bir kenara koyup iki notayla müzik yapmaya benziyor. Tuvalin bütün renklerini bir kenara koyup sadece iki renkle resim yapmaya benziyor. Bütün ara tonlar gitti, skalanın tamamı dağıldı gitti. O farklı sesler, oktavlar yahut farklı renk, gölgeler, dereceleri, parlaklığı, solukluğu... Bunların hepsi kayboldu gitti. Yani işin dokusu gitti, neşesi gitti, incelikleri gitti. Bunlar gittiği zaman sadece biz kelime hazinemizden mahrum olmuyoruz, kelime hazinesinden çok daha fazla bir şeyi kaybediyoruz. O kelimelerin taşıdığı yaşanmışlıkları, tecrübeyi, hafızayı kaybediyoruz. O yüzden de düşüncemiz giderek kuraklaşıyor. Düşünmüyoruz, bağırıyoruz. Konuşmuyoruz, bağırıyoruz. Bu hâle geliyor. Hâlbuki dili korumak, düşünceyi korumakla eş anlamlı."
İbrahim Kalın
İbrahim Kalın
·
82 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.