Kalemini çok sevdiğim Zülfü Livaneli, bu son eserinde son zamanların en büyük problemlerinden biri
olan göçmen sorunu ve göçmenlerin yaşadığı problemleri ele almış.
Egenin bir köyünde yaşamını balıkçılıkla geçindiren Mustafa ve karısı Mesude, kaybettikleri çocukları
Deniz’e duydukları derin özlem ve acıyı, başka bir hayatın başka bir acısıyla dindirmeye çalışıyorlar.
Konuyu ele alırken hem göçmen sorununa dikkat çekiyor hem de doğayı katleden fabrikalara
gönderme yapıyor.
Livaneli’nin edebi dilini çok sevmemin yanında bu eserinde diğerleri kadar edebi tatmin
yaşayamadığımı da belirtmek istiyorum. Ayrıca araştırma kısmı biraz yüzeysel geçilmiş. Diğer
romanlarında hem edebi hem bilgisel doyuma ulaşarak kapatıyordum kitabın kapağını ancak bu kez
bir şeyler eksik kaldı sanki. Pek çok filme de konu olmuş olan bu konu aslında çok daha derinlemesine
geçebilirdi okuyucuya ve bunu en güzel yapabilecek yazarlardan biri Livaneli’ydi bence. Ama konu
hakkettiği etkiye ulaşamadı bence.
Belki başka bir yazar adı altında okumuş olsaydım beklentim daha az olacağından edebi tatminim
daha fazla olabilirdi ama konu Livaneli olunca beklenti yüksek oluyor
Okumanızı tavsiye ederim, ve görüşlerinizi merak ediyorum.