Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Buddha’yı Öldürmek: Zen’in Otoriteye Taarruzu
Bazı insanlar Zen uygulaması içerisinde öğretmen ya da ustaya hatırı sayılır bir yer verilmesinin Zen’in “otoriter” doğasını kanıtladığını düşünür. Zavallı öğrencilerin bazen sopa yediğiniyse söylemeye bile gerek yok. Sado-mazoşist bir otoriterlik, eksiği yok fazlası var! Hiç şüphesiz Zen bir kişi kültüne de dönüşebilir ancak uyanık bir zihni öngören kendi gerçek yolunu izlediği müddetçe radikal ve tavizsiz biçimde anti-otoriter ve anarşizan olduğu söylenebilir. Gerçekte ne Shakyamuni Buddha’nın, ne başka bir Buddha’nın, Boddhisattva’nın ya da arhat’ın, ne de herhangi bir ustanın, gurunun ya da öğretmenin kimse üzerinde bir otoritesi yoktur. Shakyamuni’nin bizzat söylediği gibi, ona ya da başka birine otorite olarak güvenmektense yapmamız gereken “sebatla kendi kurtuluşumuz için çabalamaktır.” Ne guru, ne kurtarıcı! Hui-neng “yazıtlarda kişinin kendi içindeki Buddha’ya sığınması ve başka bir Buddha’ya sığınmaması gerektiği açıkça belirtiliyor” diyor [SH 40] ve Hakuin de şunları yazarak buna arka çıkıyor: “Bizden gayrı, yok bir Buddha/ Ne kadar yakın Gerçek/ ne uzakta arıyoruz onu oysa / Suyun içine düşmüş de/ ‘Susadım,’ diye ağlayan biri gibi” [ZW]. Max Caffard - Zenarşi Nedircikler yayınları
·
72 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.