#YusufAtılgan #AnayurtOteli #YKY Yusuf Atılgan'ın Anayurt Oteli' adlı eserinde anlatılan olaylar 1963 yılında bir Anadolu kasabasında geçiyor.Roman, Zebercet özelinde yaşamı ve bireyin varoluş problemini çok gerçekçi ve sert bir biçimde ele alıyor. Konakken otele dönüştürülmüş, asıl sahibi İzmir'de yaşayan Rüstem Bey olan, Rüstem Bey'in hasılatı almak için belli aralıklarla uğradığı ve otuz yıldır Zebercet'in babası Ahmet Bey'in, son on yıldır da Zebercet'in katipliğini yaptığı Anayurt Oteli. Otelin katibi Zebercet, babadan oğula çalıştığı otelde yaşarken kişilik bunalımı ve psikolojik sorunlar yaşayıp yalnızlık çekmektedir.Gece geç gelen Ankara treni ile otele gelip bir gece otelde kalan esrarengiz kadın, Zebercet'in tekdüze hayatını alt üst eder.Zebercet, Ankara treniyle gelen kadına platonik olarak bağlandıktan sonra, Zebercet'in bastırdığı duyguları ve sorunları gün yüzüne çıkar. Kendi odasını bırakıp gece Ankara treniyle gelip otelde kalan kadının kaldığı odada kalmaya başlar.Odadaki hiçbir eşyaya dokunmayan Zebercet,geceleri içinde Ankara treniniyle gelen kadının da olduğu hayaller kurmaya başlar. Zebercet'in bunalımı gün geçtikçe artar. Zebercet otele gelen müşterileri kabul etmemeye ve otele müşteri almamaya başlar. Zebercet otelde kalan bu kadın vesilesiyle içindeki boslukla ve tekdüze hayatıyla yüzleşir. Roman, Zebercet özelinde ve yalnız başına var oluşunu anlamlandırmaya çalışan bir bireyin yaşama tutunma çabasını ustalıkla anlatıyor. Yusuf Atılgan'ın romanda başvurduğu iç konuşma ve bilinç akışı gibi teknikler romanda dramı anlatılan kahramanın yaşadıklarını daha içerden algılamamızı ve kahramanın yaşadığı sıkıntıları varoluş bunalımlarını onunla birlikte yaşamamızı sağlıyor. Romanda yaşanan olayların çoğunun geçtiği mekan Anayurt Oteli ülkemizi,başta Zebercet olmak üzere romandaki tüm kahramanlar da insanlarımızı anlatıyor bizlere.Yazar romanında aslında bizleri bizlere bir roman kurgusu içerisinde ustalıkla anlatıyor. Üzerine pek cok yorum yapılabilecek bu çok katmanlı,farklı okumalara müsait güzel romanı okumanızı tavsiye ederim. Romandan alıntılar: " Bir oteli yönetmekle bir kurumu, geniş bir işletmeyi, bir ülkeyi yönetmek aynı şeydi aslında. İnsan kendini, olanaklarını tanımaya, gerçek sorumluluğun ne olduğunu anlamaya başlayınca bocalıyordu, dayanamıyordu. Ülkeleri yönetenler iyi ki bilmiyorlardı bunu; yoksa bir otel yöneticisinin yapabileceğinden çok daha büyük hasarlar yaparlardı yeryüzünde. Defteri kapadı. Ne gereği vardı artık bunları yazmanın ya da birkaç satır yazıp bırakmanın?" ''Ne çok yalan söyleniyordu yeryüzünde; sözle, yazıyla, resimle ya da susarak.'' "Bir gün sana dünyada katlanılacak tek şeyin sevgi olduğunu öğreteceğim...!" "Değişmez tek kesinlik vardı insan için: Ölüm." "Yeryüzünde canlı kalmanın bir bakıma suç işlemeden olamayacağını bilmeyen, kendilerini suçsuz sayan insanlardan çekiniyor, utanıyordu." " Gelmeyecekti anlaşılan. Ne bekliyordu bu kadından, ya da bir kadından?" "Aşağıya yuvarladı;bir boşluğa düşerken durdu.Gözleri ağzı açık,bacakları gerilerek,çırpınarak sallanırken kollarını kaldırıp başının üstünden ipi tutmaya uğraştı.(Ne oldu? Yapmayı unuttuğu bir şeyi mi anımsadı birden?Ya da yeryüzünde tek gerçek değerin kendisine verilmiş bu olağanüstü yaşam armağanını korumak,her şeye karşın sağ kalmak,direnmek olduğunu mu anladı giderayak? Yoksa bilinçsiz canlı etin ölüme kendiliğinden bir tepkisi miydi bu?)" "İpi boynundan çıkarabilir, bir süre daha bekleyebilir, kaçabilir, karakola gidebilir, konağı yakabilirdi. Dayanılacak gibi değildi bu özgürlük."

Anayurt OteliYusuf Atılgan · Can Yayınları · 202330,1bin okunma

·

127 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Yunus ÇİNÇİN