Ve bitti...
Okurken neyi fark ettim biliyor musunuz?
Çağımızın insanlarının en büyük hastalıklarından biri abartma!
Ve ne yazık ki siz de buna dahilsiniz!
"Kaç yaşındasın diye sorsan rahatlıkla 30 derim, hatta 40 bile diyebilirim, bazen oluyor 50'leri hissediyorum." (s. 7)
Yorgunuz ve yoruyoruz vesselam. Bir öğrenci velisi, çocuğunu hem basketbol hem voleybol kursuna gönderiyor. Hafta sonları okulunda akademik kurslar olmasına rağmen hafta içi de özel ders aldırıyor. Hayatını öyle planlamış ki çocuğun kendine ayıracak vakti yok. Düşünebiliyor musunuz? Yere düşüp dizini kanatmadan, oturduğu mahalleyi tanımadan bir insan yetişiyor.
"Çırpınıyordum ve kimse duymuyordu." (s. 195)
Bu kitap bana hangi kitabı hatırlattı biliyor musunuz:
Momo. Öyle bir çağda yaşıyoruz ki kimsenin kimseye bir merhabalık zamanı yok. Kimse kimseyi dinlemiyor. Zorunlulukların getirdiği sosyal ortamlarda yaşıyor, zorunluluk bitince bir daha arayıp sormamak üzere dağılıyoruz. Herkesin işi başından aşkın. Yaptıkları çocuğu sevecek vakitleri yok. Bazen diyorum Allah'tan o çocuğu yapacak kadar vakit bulabiliyor ve iletişim kurabiliyor insanlar.
"Herkes haklıydı, herkes... Kimse karşısındakinin de haklı olabileceğini düşünmüyordu." (s. 49)
Abartma Tozu
Her şeyin iyi gittiği, insanların birbirine sevgiyle yaklaştığı bir gecede uyuduğunuzu ve sabahında bambaşka bir dünyaya uyandığınızı düşünün. Anne babanız dahi aynı insanlar değiller. Onlar gitmiş yerine başka insanlar gelmiş sanki. Sevgiye ve saygıya dayalı her şey yerle bir olmuş. Ne hisseder ve ne yapardınız?
"Tası tarağı topla bir sahil kasabasına yerleş! Torun torba bile istemiyorum. O kadar bıktım insanlardan." (s. 7)
Biraz da yaşadığımız döneme eleştiri olarak yorumladım eseri. Uyanılan o distopik dünya günümüz dünyası ile öyle benzer geldi ki... Acaba biz dünyayı nasıl bir hale getirdiğimizi fark edince ne yapacağız. Eserdeki gibi bir çözüm bulmamız da imkansız olacak.
Yapay Dünya Kolonisi'nde olduğu gibi yeni yaşam alanları keşfetmenin de günümüz için oldukça zor olduğunu düşünüyorum. Sonumuz hayrola...
"Aşırı mutsuzdum. Kendimi yapayalnız hissediyordum." (s. 72)
Günümüz insanı da mutsuz ve yapayalnız hissediyor. Kime sorsam aynı yerden yaralı... Yok yok, şu senaryoya uzak olmamızın imkanı yok! İnternetten eş bulma eserde çok uzak bir davranış olarak görülüyor. Günümüzde bir gerçek mesela. Eleştirilen ne varsa yavaş yavaş günümüzün gerçeği oluyor. Oldu bile belki de...
Şirin, sempatik bir eser.
Dedemin Bakkalı tarzında.
Resimlendirmeler oldukça hoş. Kolayca akıp geçen, akıp geçerken gülümseten, gülümsetirken düşündüren bir eser. Verdiği mesaj dikkate alınırsa hayat bile değiştirebilir. Ama yokuş aşağı freni boşalmış kamyon gibi öyle bir gidişimiz var ki ne kadar dikkate alabiliriz bilmiyorum.
Abartma TozuŞermin Yaşar · Taze Kitap · 20195,6bin okunma