Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

280 syf.
·
Puan vermedi
Daha sade de yaşanabilir (mi?)
Alt başlığından da anlaşılabileceği üzere (Tüketim Olgusu Üzerine Denemeler) bu kitabın temelini tüketim kavramı oluşturmaktadır. Tüketime sadece tek bir çerçeveden değil 13 farklı insanın çerçevesinden bakma imkanı sağlamaktadır. Gerçekten de farklı açılar. Örneğin bir yazar konuyu evrimsel çerçevede ele alıp günümüz dünyasına ışık tutmakta ancak başka bir yazar ise tamamen İslam dininin motifleri ve rehberliği eşliğinde öneriler sunmakta. Elbette günümüzde tüketim üzerine pek çok çalışma yapılıyor ve eserler veriliyor. Olumlu yaklaşanı da var tamamen olumsuz yaklaşanı da. Bu kitapta bambaşka bir yaklaşım beklemeyin. Daha çok deneme tarzında yazıldığı için bir yazarın yazısında 38 kaynak varken diğerinde hiç kaynak yok. Herkes konuya kendi sosyalizasyon sürecinin getirileri çerçevesinde yaklaşıyor. Birkaç cümleyle bu yazıların içeriğinden bahsetmek istiyorum. Hüma Balcı, konuya hakim olmayanlar için feodal düzenden kapitalizme, oradan da günümüze uzanan bir serüvenin özetini sunuyor. Özge Uğurlu, kapitalizm çemberinden fazla ayrılmadan modernlik adı altında dönüşen tüketim kalıplarına eleştiren bir bakış açısı aktarıyor. Filiz Otay Demir, aynı zamanda kitabın editörlüğünü üstlenmiş durumda (kaynakçalarda hata var sayın editörüm, ikinci baskıda düzeltmeniz dileğiyle). Onun bölümü tamamen bir tüketim sosyolojisi özeti niteliğinde. Gösterişçi tüketim, modern zaman masalları/yalanları, bireyin kendini metalar üzerinden tanımlaması ve kimliğin parçalanması... En sevdiğim bölümlerden birisiydi. İoanna Kuçuradi, tüketim toplumunu insan hakları ışığında eleştirmiş. Kendisi bir felsefeci ve okudukça hayranlık duyuyorsunuz. 86 yaşında dolu dolu yaşanmış ve eserler vermiş bir insan olarak bölüm sonu kaynakçasında hep kendi eserlerinden alıntılar yaptığını görüyoruz:) Gerçekten daha önce hiç bakmadığım bir açıdan bakmamı sağladı. Bayıldım. Meltem Doğan Kuruyazıcı, konuya Sennett gibi eski ve yeni karşılaştırmasıyla yaklaşmış. Kendi döneminde çalışmak ve koşuşturmak zorunda kalması ve dedesinin daha az şeye sahip ama mutlu olması açısından Sennett'in
Karakter Aşınması
Karakter Aşınması
kitabı eşliğinde bilgiler sunuyor. Fikret Soner, konuyu gıda sektörünün yozlaşması varsayımı (belki de gerçekliği) çerçevesinde ele alıyor. Gıdanın sunulmasının ya da kullanılmasının geçmişten günümüze ne koşullarda sağlandığını aktararak, günümüz toplum yapılarında artık gıda üretiminden ziyade doğanın tahribatının ön planda olduğunu söylüyor. Emre Arolat, kitabın güzel tasarımını da yapan insan. Mimar olan birinin ismini daha önce duymamış olması imkansız. Ben de kitapta bahsedilen Sancaklar Cami'yi googleladığımda aslında eseri daha önce sosyal mecralarda gördüğümü fark ettim (siz de bi bakıverin). Bu caminin tasarımı konusunda cami nasıl olmalı diye araştırmalar yaparken aslında Kur'an'da herhangi bir sınırlama ya da betimleme olmadığını belirtiyor. Günümüzde inşa edilen camilerin sıkıcı Osmanlı mimarisi çakması olmasından yakınarak sürecin sonuna kadar neler hissettiğini aktarmış. Gazi Özdemir, konuyu Kur'an ve İslam dini öğretileri çerçevesinde ele alarak, sade yaşamın İslam'daki yerini aktarıyor. Meltem Çiçek, bir lokma bir hırka anlayışının eşliğinde Marx'ın yabancılaşmasına değinerek artık bu anlayışın yerini hızlı ve çok tüketimin almasından yakınıyor. Pelin Kesebir, en sevdiğim bölümlerden birisine imza atmış. Mutluluğu kendi alanı olan sosyal psikoloji açısından yorumlayarak mutluluk ve sade yaşam arasındaki bağlantıyı aktarmış. Aslında tüm bölümü aktarasım var çünkü sadece bu kadarla sınırlı değil. Ancak bu kadarı yeterli:)) İnal Aydınoğlu, bir gönüllü olarak, gönüllülük faaliyetleri çerçevesinde yaklaşmış konuya. Almanın değil vermenin ve yardımlaşmanın daha mutlu bir yaşama ulaştıracağı düşüncesinde. Ayşe Nil Kireçci, ebeveyn ve çocuk bağı ile tüketim arasındaki alevli çatışmanın ailede yarattığı doğrudan ya da dolaylı yıkıma ışık tutuyor. Nasuh Mahruki, kitapta kaynakçasız bölüm yazan tek yazar:) Elbette esinlendiği çok eser ve şahıs var ama bir kaynakça oluşturmaktan ziyade kendi içinden geldiği gibi yazmış. Evrimsel sürecin kısa bir özetini sunduktan sonra nasıl yaşanmalı sorgulamasını yapmış. Benim en beğendiğim bölümler Filiz Otay Demir, Pelin Kesebir ve Nasuh Mahruki'nin bölümleri oldu. İçlerinden bir bölümü ise okumadan atladım:( Bu sebeple yazarından özür diliyorum. Beğendiğim bir kitap oldu, okuyacaklara şimdiden keyifli okumalar.
Sade/ce
Sade/ceFiliz Otay Demir · Remzi Yayınevi · 201517 okunma
·
850 görüntüleme
Dilan Nazik okurunun profil resmi
Sancaklar* camii :) güzel incelemeydi merak uyandırdı bende, emeğinize sağlık.
Lady Lazarus okurunun profil resmi
İnceleme öncesi kontrol ettim ama yine de yanlış yazmışım... Teşekkür ederim 🌺
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.