Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Yerimden fırladım. "Bu aptalca! Saçma! Bunun bir devrim teşebbüsü olduğunu nasıl anlamazsın?" "Evet, devrim! Niye saçma olsun ki?" "Saçma, çünkü devrim yapılamaz. Çünkü bizim -senin değil, benim "bizim"-, bizim devrimimiz sonuncuydu. Bundan başka bir devrim olamaz. Bu herkesin malumu..." Kaşları alaycı ve keskin üçgenini oluşturuverdi: "Tatlım, sen bir matematikçisin. Hatta daha da fazlası, sen bir matematik filozofusun. Şimdi, bana en son sayıyı söyle bakalım." "Yani? Ben... sonuncu derken neyi kastettiğini anlamıyorum." "Bilirsin işte, sonuncu, en yüksek, en büyük." "Ama I, bu çok saçma. Bir kere, sayıların sayısı sonsuzdur, sen hangi sonuncudan bahsediyorsun?" "Peki sen hangi son devrimden bahsediyorsun? Sonuncu diye bir şey yok, devrim sonsuzdur. Son çocuklar içindir, çocuklar sonsuzluktan korkar, çocukların geceleri rahat uyuyabilmeleri için gereklidir bu..." "Velinimet aşkına söyle, tüm bunların anlamı ne? Eğer herkes mutluysa, bunların anlamı ne?" "Diyelim ki... Tamam, senin dediğin gibi olsun. Peki ya sonra?" "Komik! Tam da çocukların soracağı bir soru. Çocuklara bir şeyi sonuna kadar anlat, yine de 'peki sonra', 'peki neden' diye sorarlar." "Çocuklar biricik cesur filozoflardır. Cesur filozoflar da mutlaka çocuktur. Tam da böyle, çocukların yaptığı gibi, her zaman 'bundan sonra ne olacak?' sorusu sorulacaktır." "Sonra hiçbir şey olmayacak! Nokta. Tüm kâinatta, eşit bir biçimde ve her yere yayılmış..." "Eşit biçimde ve her yerde, demek! İşte asıl entropi burada, psikolojik entropi. Senin gibi bir matematikçi nasıl olur da yaşamın sadece farklılıkla -derece farklılıklarıyla, sıcaklık kontrastlarıyla- mümkün olduğunu anlamaz. Eğer her yerde ve tüm kâinatta aynı sıcaklıkta veya aynı soğuklukta kütleler olsaydı... Ateş ve patlama olması, Gehennom'a dönmesi için birbirleriyle çarpıştırılmaları gerekirdi. Ve biz de çarpıştıracağız." "Ama I, anla, anla beni: Atalarımız İki Yüzyıl Savaşı'nda tam da bunu yaptılar... Tam da bunu yaptılar..." "Haklıydılar, bin defa haklıydılar. Tek bir hataları vardı: Sonrasında kendilerinin doğada bulunmayan son numara olduklarını iddia ettiler. Onlarınki Galileo'nun yaptığı hataydı: Dünya'nın Güneş'in çevresinde hareket ettiğini söylerken doğruyu söylüyordu ama tüm Güneş Sistemi'nin başka bir merkezin çevresinde hareket ettiğini bilmiyordu; Dünya'nın görece değil, gerçek yörüngesinin hiç de basit bir çember olmadığını bilmiyordu." "Peki ya siz?" "Biz şimdilik son sayı diye bir şeyin olmadığını biliyoruz. Belki de unuturuz bunu. Hayır, hatta herkesin yaşlanması nasıl kaçınılmazsa biz de yaşlandığımızda unutacağız. İşte o zaman biz de sonbaharda ağaçlardan kopan yapraklar gibi, yarından sonraki gün sizin başınıza geleceği gibi kaçınılmaz olarak düşeceğiz. (...)"
Sayfa 181Kitabı okudu
·
79 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.