Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Pembe salona girdiğim zaman Abdülhamid pencerenin önüne oturmuş kahve içiyordu Meşhur kahve tiryakilerinden olan Abdülhamit nasıl kahve içerdi onun hususiyetine taallûk ettiği için bunu herhalde yazmalıyım Abdülhamit daima sade kahve içer,kahvesi büyücek bir altıntepsi üzerine mevzu gümüş bir cezve içinde gelir Cezvenin sapı siyah Abanozdandır Tepside iki boş fincan vardır bu fincanlar düz beyaz renkli ve üzeri birbirine girift A.H. harflerinden mürekkep markalı olup Yıldızdaki Çini fabrikası mamulatındandır Abdülhamit kahvesini cezveden fincana bizzat koyar Evvela birinci fincanın içer ve sonra cezvedeki mütebaki kahveyi öteki temiz fincanı doldurur Onu da içer Kahve içmesi aheste telaşsız ve pek İştihalidir Masanın üzerinde daima muhtelif cinsten Zivanalı ve Zivanasız cigaralarla beraber gayet güzel kıyılmış tütün de bulunur Bazen bu tütünden eliyle cigara sarar ve kehribar ağızlığını takar Derin nefesler çekerek büyük bir zevk ile içer Ben içeri girdiğim zaman abdülhamit birinci fincanı içmiş ikinci dolduruyordu beni görür görmez sitemkar bir sesle sordu: Canım neredesiniz? Kaç gündür sizi göremedim böyle kapalı havalarda çok sıkılıyorum zaten bu saray pek kasvetli Efendilik zamanında da buraya geldikçe fena bir iç sıkıntısı duyardım Anladım bugün Abdülhamit hakikaten sıkılıyor ve laflamak ihtiyacı hissediyor bana da kalın bir cigara uzatırken sözüne devam etti: Sarayın yapılışı fena değildir fakat aile ile oturmaya gelmez taksimatı harem için hesaplı ve elverişli yapılmamıştır.
·
82 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.