#korkuvetitreme ‘nin temel ilgi odağı imanın ne olduğu ve eğer herhangi bir şey ise, hakkında konuşulup konuşulamayacağı sorusudur. İnsanda günahı bulup yok etmenin en önemli kıstası, onun karşıtının fazilet değil, iman olduğunun anlaşılmasıdır. Søren Aabye Kierkegaard imanı, İshak'ın kurban edilmesi örneğini kullanarak ayrıntılı olarak ele alıyor, burada İbrahim, özellikle kendi oğlunu sunmak zorunda kaldığı için imanın babası olduğunu kanıtlar. Johannes de Silentio takma adı altında Kierkegaard, İbrahim ve İshak'ın öyküsünü değiştirerek dört farklı versiyonuyla ele alıyor ve anlatılan ıstırabın doğasına odaklanmamızı istiyor. Hegel'in felsefesine değinmeden olmaz tabii ki. Hegel'in sisteminin önemli bir yönü, etiğin evrensel olarak tanımlanmasıdır. Hegel'in etik yaşam kavramına göre, tekil birey için en yüksek hedef, davranışının toplumun etik birliğine katkıda bulunuyorsa ahlâka uygundur. Kierkegaard, Hegelci felsefenin bazı temel prensiplerinin savunulamaz olduğunu "Problemler" bölümünde işliyor. İbrahim Tanrı'ya güvendiği için, etik olanı radikal bir şekilde ihlal ediyor. Etik bir perspektiften bakıldığında, kendi çocuğunu öldürdüğü anlamına geliyor. Kierkegaard'a göre İbrahim, iman sınavında çektiği ıstıraptan dolayı yücedir. İnancının temelinde İbrahim, inancını evrensel olanın üzerine koyduğu için halkın önünde bir katil olarak anılmayı göze alır ve etik olanı teleolojik olarak askıya alır. İbrahim'ın Tanrı'ya inancı, topluma ve ailesine yararı olabilecek her şeyden çok daha üstündür. Dolu dolu bir eser, yazar özellikle teslimiyet ile iman arasındaki farkı çok güzel örneklerle işliyor. #sorenkierkegaard 'ın bu eserinde İbrahim ve İshak'ın öyküsünü kullanması, zamanında çok fazla tartışmaya yol açmıştır.

Korku ve TitremeSoren Kierkegaard · Araf Yayınları · 20131,704 okunma

·

130 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.