"Belki de duygusallığın on dokuzuncu yüzyıldan kalma bir tanımının kurbanıyım. O bilgiçliği altında Cecilia özel bir masumiyet gizliyor ve ben de kendimi bir biçimde bunun bekçisi sayıyorum. O erişkin, o bilir, o bilgedir; gene de benim spor ayakkabılı sevimliliğim karşısında -o iyi günlerinde bir hanımefendi gibi görünmeyi sever- benim hayallerime boyun eğmek zorunda kalır; çünkü bizim birlikteliğimizi dokuyan öğrenmek ve bilmek arasındaki büyük farkı anlamıştır."