İnsan imkânları ölçüsünde, varolduğu andan itibaren doğaya egemen olmaya çalışmıştı. Ama endüstri çağı başlayana dek, bu imkânları oldukça kısıtlıydı. İnsanların ve hayvanların güçlerinin önce mekanik, sonra da nükleer enerji ile karşılanma sı, hatta insan zihninin yerini giderek bilgisayarlara bırakması, endüstriyel gelişimin, sınırsız üretim ve sınırsız tüketimi sağla yacağı yolundaki inancın güçlenmesine yol açmıştı. Böylelikle insanlar, tekniğin aracılığı ile "en güçlü" ve bilimin aracılığı ile de "herşeyi bilen" olacaklarım sanmaya başladılar. İnsan kendi ni öylesine güçlü görüyordu ki, artık içinde doğayı yapı taşı ola rak kullanarak, ikinci bir dünya yaratmak umudunu taşıyordu.