Gönderi

Hacı Bektaş Veli'nin küçüklüğü...
“Lokmân-ı Perende, hacdan dönünce Horasan erenleri, bir araya gelip Lokman’a hac kutlamıya geldiler. Mektebin ortasından akan pınarı görünce biz dediler, daima buraya gelir giderdik, bu pınar yoktu. Lokmân-ı Perende, Hacı Bektaş Hünkâr’ın kerametidir bu dedi. Lokmân-ı Perende, Hacı Bektaş Hünkâr, bu azizdir dedi, Bektaş’ı gösterdi. Erenler, bu, henüz çocuk, ne münasebetle ve nasıl hacı oldu dediler. Lokmân-ı Perende, Hacı Bektaş’ın kerametlerini birer birer anlattı. Kâbe’de namaz kılarken dedi, Bektaş da daima benimle namaz kılardı. Namaz bitince kaybolurdu. Erenler, bu daha küçücük bir çocuk, bu kerameti nereden bulmuş dediler. Hacı Bektaş Hünkâr, mübarek ağzını açıp ben dedi, Kevser sâkisi, âlemlerin rabbi Tanrının arslanı, vilâyet padişahı, mü’minler emîri Hazreti Ali’nin sırrıyım. Bizim aslımız, neslimiz odur, bu çeşit kerametler, bize mirastır. Bizden bunun gibi kerametlerin zuhuruna şaşılmaz, çünkü Tanrı nasibidir bu. Horasan erenleri, eğer dediler, gerçekten Şâh’ın sırrıysanız onun nişanları vardır, gösterin de görelim, tasdik edelim, inanalım. Hazreti Ali’nin bir nişanı buydu; mübarek avcunun ortasında güzel, yeşil bir beni vardı. Hazreti Hünkâr Hacı Bektâş-ı Velî, mübarek elini açıp gösterdi, baktılar ki avcunun ortasında güzelim bir yeşil ben var. Mü’minler emîri Ali’nin, mübarek alnında da güzel, yeşil bir ben vardı dediler. Hünkâr Hacı Bektâş-ı Velî, mübarek alnını açıp gösterdi, alnında da yeşil, nûrânî bir ben gördüler. Hepsi de, dervîş-i dervîşân, eksiklik ettik diye özür dilediler, keramet de ancak böyle olur dediler, teslim oldular.”
Abdülbâki Gölpınarlı, Manakıb-ı Hacı Bektâş-ı Velî «Vilâyet-Nâme», 1958, İstanbul.
·
73 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.