Baba dayağından kaçarken koca dayağına yakalan bir kadın Ülker abla. Aşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık durumu anlayacağınız. Yediği dayaklara hep oğlu için boyun eğmiş, oğlu da askere gidince ne onu koruyacak kimse kalmış ne de çekip gitmemek için bir bahanesi. Bir gün çekmiş kapıyı çıkmış. Peki ama nereye gidecek? Kimsesiz bir kadın Ülker. Babasına gitse yine koca evine yollanacak. Tabii evine gitmesi, kocasına hanımlık yapması yediği dayaklardan daha önemli. Sürekli dayak yiyip kaldırıldığı hastaneye bu kez sağlam bir şekilde kendi iradesiyle “sığınmaya “ gitmiş. E tabi hastane de olsa kim kimi bedavaya bakar. Ülker abla da sırf bir lokma ekmek, kocası tarafından öldürülmemek için başlamış kimsesiz hastalara karın tokluğuna refakatçilik etmeye. İnsanın sırf gidecek yeri , yiyecek aşı olmadığı için insanların altını değiştirmesi, kahrını çekmesi ne korkunç şey. Kadınların ölmemek için hep kaçması , her şeye sırf ölmemek için boyun eğmesi, çaresizlik arasında sıkışıp kalması ne zaman son bulur bilemiyorum. Ama Ülker ablanın mücadelesi netice vermiş değil.
Seray Şahiner Ülker ablanın çektiği zorlukları mizahi bir üslupla kaleme almış. Tam anlattıklarına üzülecekken kendinizi aniden gülerken bulabilirsiniz. Okumayı düşünenlere tavsiye edilir. Vakit ayırıp okuduğunuz için teşekkür ederim. Kitapla kalın:)))