Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

“Cevşen’i Takan” Var mı? “Cevşen takılır mı, okunur mu?” Boyunlarında Cevşen kolyesiyle gezerken, Cevşen’i okumayı boynunun borcu bilmeyen onca insanın bu soruya hal dilleriyle verdikleri cevabı görebiliyorum. Diyeceğim o ki, “Cevşen’i takan çok, Cevşen’i takan yok!” Cevşen’i takmakla kalmayıp okusak n’olurdu: “Gövde Çağı” diyordu düşünür modern zamanlara, kışkırtılmış etin çağı… İnsanla sema arasına demirden perdelerin gerildiği, göğün kurşuni matlığında, yerin bakıra çalan koyuluğunda, her yanı sarmış bulunan şahmaranların biçare insanların ruhlarını ve kalplerini ısırdığı, fıtratlarını zehirlediği bir can pazarında panzehir, tiryak nerededir? Nerededir kin, nefret, şehvet, şöhret, ağulanmış akıl, zıvanadan çıkmış ego, ifsad edici hayal oklarının yağmur gibi yağdığı, zavallı gönüllerin delik deşik olduğu bir savaş alanında mukaddes zırh, nerededir? Cevşen; gecenin tam orta yerinde, sabahın seherinde, bir kuş uykusunun akabinde, cilalı ilah ve ilaheler galerisinde gözlerini ayakuçlarına diken genç adamın cebinde, vicdanını kiraya vermemiş bir babanın ellerinde, kadınlığının yuvasından uçmamak için direnen gözü yaşlı bir hanımın dilindedir. İçinde daimi surette ateş yakılan bir yerin simsiyah kesilmesi gibi, içimizde dışımızda günahın Mecusi ateşleri her yanı karartırken sarındığımız bembeyaz bir ihramdır Cevşen. Asi ruhlarımızı kurtaracak iksir ondadır; nefs terbiyemizin keskin ilacı, dağdağalı gönüllerimizin müsekkini Cevşendir. Elhasıl, Cevşen semavidir, Muhammedidir, mühimdir. Çünkü, necatımız münacatımızdır. Ve, Cevşen bizi çağırıyor… (Yusuf Özkan Özburun’un Cevşen: Binbir Esmâ Şiiri’ne yazdığı takdimden)
Dua Defterim
Dua Defterim
62 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.