Halkın içinde canını seven ve Moğolların satın aldığı tek tük adamlar vardı. Bu adamlar direnişi kırmak ve savunmayı zaafa uğratmak için herkesin içinde Ahi Evran'a:
"Kalenin önüne toplanmış olan Moğol askerlerini saymaya kalksak 10 günümüzü alır. Böylesine kalabalık ve güçlü bir orduya karşı, bir avuç insanla kazanacağımızı mı sanıyorsun? Teslim olursa bizi affederler." dediler.
Ahi Evran keskin bakışlarını Moğol ordusunun üzerine çevirdi ve bir süre konuşmadı. Daha sonra adamlara dönerek, gayet kendinden emin bir sesle konuştu.
"Haklı olan, Hak dava üzerine mücadele eden, doğru tarafta bulunan insanlar asla kaybetmezler. Ben bunu kazanç veya kayıp savaşı olarak görmüyorum. Biz safımızı belirlemekle zaten kazandık. Ölsek de kalsak da zafer bizimdir! Bizim mücadelemiz canı tende tutma mücadelesi değildir. Bizim mücadelemiz, bir avuç bile olsak, Moğol sürülerinin karşısına çıkılabileceğini göstererek, Anadolu insanına direniş ruhu kazandırma mücadelesidir. Nesillerimizin zalimlerin kölesi değil: onurlu, özgür insanlar olarak yaşayabilmelerinin mücadelesidir.
Moğol alçaklarına teslim olmaktan bahsediyorsunuz! Ben onlara teslim olmaktansa bin kez ölümü tercih ederim. Ölüm: zalimin inisiyatifindeki muammadan evladır! Çocuk, yaşlı, kadın demeden tecavüz eden, akıl almaz işkencelere tabi tutan, parçalara ayırarak onları öldüren, şehirleri dümdüz eden vahşi bir topluluk Kayseri halkına insaf edecek öyle mi? Bizim Allah'tan başka hiç kimsenin merhametine ihtiyacımız yok!"