“Bütün askerleriniz memleketlerine gitmeye mi hazırlanıyor?” diye sordum.
Güldüler ve durumun hiç de böyle olmadığını söylediler. Askerler, Türkiye’nin yaralarını saracak, kaybettiği toprakları kısa sürede geri alacak kadar güçlü biri olan Mustafa Kemal’in ordusuna katılmak üzereydiler.
“Düşmanımız olan İtilaf Kuvvetleri, şu anda en çok ihtiyaç duyduğumuz dostlarımız haline geldiler. Bizim açımızdan hadiseler güzel gelişiyor. Yüzbaşı, talihimiz döndü artık. Vaziyeti kavramak güç değil: Hepsi de Türkiye’yi yönetmeye pek meraklılar, fakat aralarında anlaşamıyorlar. Bu nedenle bize silah ve cephane veriyorlar. Bunlar, birbirlerine, bize güvendiklerinden daha az güveniyorlar. Türkiye’yi bir diğerinin eline terk etmektense, bizim elimize bırakmaya razı oluyorlar.”